27 Aralık 2017 Çarşamba

Sıdıka Hanım-Naşide Gökbudak





İlk kez Anılar Ağacı ile tanıştım bu yazarla.
Daha o zamandan aklıma koymuştum diğer kitaplarını da okumayı.
İyi kidiyorum Naşide Gökbudak'ı okumadan geçmemişim.
işte böyle zamanlarda hep aklımdan şu geçiyor.Kim bilir hangi kitapları,hangi yazarları kaçırıyoruz farkında olmadan. Hani meşhur laf var ya -ki çok severim "Kitap çok,ömür az."Tam da bu kastettiğim.Neleri ıskaladığımı hayal edince epey üzülüyorum çoğu kitapsever gibi.Birde böyle yazarlara denk gelince şükür es geçmedim diyorum.Bu sebeple iyi ki iyi ki okumuşum Naşide Hanımı.İyi ki kesişmiş yollarımız.
Ben  onun kalemini çok sevdim.Diğer kitaplarını okumak  içinde sabırsızlanıyorum.

Sıdıka Hanım, Elazığ'ın Harput eteklerinde geçen tamamen gerçek bir hikaye.
Bizzat yazarın ananesi kendisi.
Bu da kitabın güzelliğini bir kat daha arttırıyor.
Bir kitapta yazara rastlamak gerçekten  güzeldi.
Birde bu yazarın döneminin siyasi olayları arka fonda işlemesini çok başarılı buluyorum.
Sanırım bu da sevmem de etkili oldu.

Güzeller güzeli Sıdıka Hanım bana göre gerçekten zor bir yaşam sürmüş.
Başlarda güzel olan evliliği gün geçtikçe çileye,katlanılması çok zor bir sınava dönüşmüş.
Bana gerçekten şanslı sayılabileceği en önemli mevzu anne şefkatinde ki kayınvalidesi olmuş talihsiz yaşamında. Dilşat Hanım gerçekten okurken sarıp sarmalamak istediğiniz bir karakter olmuş
Yani ben çok sevdim:) Keşke oğlu da ona benzeseymiş...


Kitap bitince bir müddet karakterlerimi hayatımdan çıkaramadım.
Öyle alışmışım ki hepsine gerçekten etkilendim.
Anlatıp tadını kaçırmak istemiyorum ama alın okuyun derim.
Çok; pek çok sevdim;)




"İnsan kafasının içindekileri çıkaramadıktan sonra,bir yerlere gitmenin ne önemi var. Sorun bizimle beraber. Mekanların hiçbir suçu yok."

21 Aralık 2017 Perşembe

Kış Okuma Şenliği 2018


Çok uzun zamandır okuma şenliklerine katılmamıştım.Hamilelik ve sonrasında çocukla ilgilenmek okuma hızımı epey düşürdü. Eskiden heyecanla yeni şenlik başlasın hemen kitaplarımı seçeyim diye beklerdim. Sürekli okunacak kitapların listesi yayınlanmış mı diye blogları kontrol ederdim. Neyse geçen bir baktım kış şenliği başlamış.İçimde bir şeyler kıpırdadı.  Eski bir dosta rastlamış gibi sevindim. Hoş kategorileri bitirebileceğimi hiç sanmıyorum ama kitap seçip liste oluşturma,okumak için biraz daha çabalama gibi sebepler bile yetti katılmama.Sırada benim okuma listem var.Umarım beklediğimden iyi bitiririm bu şenliği.


1.Kategori(10 puan): İsminde KIŞ mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların kışın geçtiği bir kitap.
Kış Günlüğü-Paul Auster /195syf-Can yayınları

2.Kategori(10 puan)MEKTUPlardan veya ANIlardan oluşan bir kitap.
Sevdalım Hayat-Zülfü Livaneli/ 466 syf-Doğan Kitap

3.Kategori(10 puan)İsminde AŞK kelimesi geçen yada konusu AŞK olan bir kitap.


4.Kategori(10 puan)Kitabın isminde bir BAĞLAÇ olan bir kitap.
Aşk ve Çocuk-Maeve Binchy /434syf-Doğan Kitap

5.Kategori(10 puan)BEYAZPERDEye aktarılmış bir kitap.

6.Kategori(10 puan)Bir ŞİİR kitabı

7.Kategori(10 puan): Kitabın isminde SAYI olan bir kitap.
Hayaller İçinde Bir Düş-Umut Can Çeppioğlu /90 syf-Potkal kitap

8.Kategori(10 puan)Kitabın isminde -MEK -MAK eki almış kelime olan bir kitap.

9.Kategori(10 puan): Türk yada Dünya KLASİKlerinden bir kitap.
Şeker Portakalı-Jose Mauro de Vasconcelos/182 syf-Can Yayınları

10.Kategori(10 puan)Nobel Ödülü almış bir yazarın İLK kitabı..

11.Kategori(10 puan)Doğdunuz YIL ölmüş olan bir yazardan bir kitap.

12.Kategori(10 puan)POLİSİYE türünde bir kitap.

13.Kategori(10 puan)YKY yayınlarından herhangi bir kitap.

14.Kategori(10 puan)En az 500 sayfa olan bir kitap.

15.Kategori(10 puan/hepsini okuyana ekstra 20 puan): Adında AYNI KELİME geçen iki kitap.


16.Kategori(10 puan/hepsini okuyana ekstra 20 puan)ADI AYNI olan iki yazar'dan birer kitap.
Ölüyordum Geçerken Uğradım-Can Gürses
Aşka Veda-Can Dündar

17.Kategori(10 puan/hepsini okuyana ekstra 40 puan)Şimdiye kadar HİÇ kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. [Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı]

Türk kadın:O Anda-Melike İnci
Türk Erkek:Rotasız Seyyah-Mehmet genç
Yabancı Kadın:Evden Çok Uzakta-Kristin Hannah
Yabancı Erkek:Bitmeyen Keşif DNA-Sam Kean



18.Kategori(10 puan/hepsini okuyana ekstra 40 puan)Aşağıdaki ülkelerde doğmuş yazarlardan birer kitap. [Finlandiya, İsveç, İspanya, Rusya.]

Finlandiya
İsveç
İspanya
Rusya

*Eksik kategorilere uygun kitaplar buldukça güncelleyeceğim.

20 Aralık 2017 Çarşamba

Hayvanlardan Tanrılara Sapiens-Yuval Noah Harari




Geçen yıl kitap fuarından almış olmama rağmen hemen okuyamamıştım. Zaten kafam rahat olsun,sindire sindire okuyayım istiyordum.Öyle de oldu.Epey uzunca bir sürede bitirdim Sapiens'i.
Lisansta biyoloji bölümünü  bitirdim ve ders olarak evrim ilgimi hep çekti.Konu hakkında herkesin bir düşüncesi var ama ben burada bundan bahsetmeye gerek görmüyorum..Kitaptan altını çizdiklerimi burada kalıcı kalması için yazacağım.

Bu arada konuyla ilgisi olanlara kitabı tavsiye ederim.
Gerek tarihi,gerek bilimsel birçok konu  hakkında bilgiler veriyor.
Bu sebeple doyurucu ve merak uyandırıcıydı.

Ayrıca daha önce üstüne düşünmediğim pek çok konu ile ilgili değişik tespitler vardı.
Kitap biteli 2-3hafta oldu ama hala zihnimin gerisinde okuduklarım..

Kitap 70 bin yıl önce Homo Sapiens'in ortaya çıkışı ile oluşan üç önemli devirden bahsediyor.
Bilişsel Devrim,Tarım Devrimi,Bilimsel Devrim...


"İnsanlık geniş görüş açısının ve becerikli ellerinin bedelini sırt ağrıları ve boyun tutulmalarıyla ödedi.
Kadınlar daha da fazlasını ödemek zorunda kaldı.Dik bir duruş daha dar kalçalar demekti ve bu da doğum kanalını daraltıyordu,üstelik aynı anda bebeklerin beyni giderek büyüyordu...Bebeklerinin kafası ve beyni daha küçük olduğundan erken doğum yapan kadınlar daha çok hayatta kaldılar ve daha çok çocuk sahibi oldular;doğal seçilim bu şekilde erken doğumlara hayatta kalma şansı verdi.Elbette böylelikle diğer hayvanlara kıyasla insanlar,pek çok hayati öneme sahip sistemleri henüz tam olarak gelişmemişken erken doğar hale geldiler.
..Bir çocuk büyütmek,ailenin diğer üyelerinden ve komşulardan sürekli yardım istemeyi gerektirir..Evrim böylelikle güçlü sosyal bağlar kurabilenleri desteklemiştir."

"10 bin yıl önce Sapiens tüm vaktini ve enerjisini birkaç hayvan ve bitki türünün yaşamını değiştirmeye adayınca değişti.Gün doğumundan gün batımına kadar insanlar tohumlar  ektiler,bitki suladılar,kökleri toprakta söktüler ve koyunları bereketli çayırlara sürdüler.Bu çabanın onlara daha çok meyve,tahıl ve et olarak geri döneceğini düşünüyorlardı.İnsanların yaşamında bir devrimdi bu:Tarım Devrimi.
..MÖ 3500  civarında asıl evcilleştirme dalgası bitmişti.Tüm ileri teknolojimize rağmen,bugün bile kalorimizin yüzde 90ından fazlasını atalarımızın MÖ 9500le 3500 arasında evcilleştirdiği bir avuç bitkiden elde ediyoruz."

"Tarıma geçişin insanlara bel fıtığı,eklemlerde kireçlenme ve diğer fıtıklar olarak geri döndüğü görülmektedir.Bu yeni tarımsal işler o kadar çok zaman almaktaydı ki kalıcı yerleşimler kurmak zorunda kaldılar..Biz buğdayı evcilleştirmedik,buğday bizi evcilleştirdi!"

"Evrimin geçer akçesi DNA sarmallarının kopyalanmasıdır."
"Tarım devriminin özüdür:daha çok sayıda insanı daha kötü koşullar altında da olsa hayatta tutmak."

"Çelişkili bir biçimde,genetik üstünlükler(örneğin hastalıklara karşı  bağışıklık)toplumsal anlamda düşük seviyede görülmeye sebep oluyordu:Afrikalılar tropikal iklimlere Avrupalılardan daha uygun olduklarından,Avrupalı sahiplerin köleleri oldular."

"Eşitlik ancak daha iyi durumdakilerin  özgürlüklerini kısıtlayarak sağlanabilir."

"Aynı tanrıya inanmayan veya aynı krala itaat etmeyen insanlar seve seve aynı parayı kullanıyorlar."






16 Aralık 2017 Cumartesi

Film-Ayla

Alıntı

Yağız doğduğundan beri eski sıklıkta yapamadığımız ve de en hasret olduğunuz aktivite: Film izlemek.
Birde tiyatroya gitmek tabi. .
Anneanne ve  babaanneyi bir arada yakalayınca Yağız'ı emanet edip Ayla'yı izlemeye gittik. Herkes beğendiğini söylüyordu ve ben çokça merak etmiştim. Bu sebeple de konusu dahil filmle ilgili ayrıntıları öğrenmedim  ki tadı kaçmasın.

...
Kore Savaşı'na Türkiye'den giden Astsubay Süleyman Dilbirliği savaşta ailesini kaybetmiş bir kız çocuğu bulur.Hiç konuşmayan ve sadece Süleyman'a bağlanan bu çocuğa Ayla ismini koyarlar. Arkadaşları ile birlikte karargahta Ayla'ya bakarlar. Süleyman'a çok bağlanan çocuk ondan ayrılmak istemez. Ülkesine mecburi dönmek zorunda olan astsubaysa Ayla'ya;kızına bir gün  mutlaka dönmek için söz verir.
...

Neredeyse koltuğa oturduğum ilk andan itibaren ağladım.Savaş sahnelerine hiç dayanamıyorum. Hele ki bunun film olarak kalmadığını,dünyanın bir yerlerinde bunların yaşanıyor olduğunu bilmek mahvediyor.

Filmi en etkileyici yapansa tamamıyla yaşanmış bir hikayesi oluşu ve gösterime girdiğinde başrollerinin hala hayatta olması. Tabi Ayla'yı canlandıran küçük Koreli oyuncunun da hakkını vermek gerek.Çok iyiydi.

!!!
Eğer hala izlemediyseniz tavsiyem filmin son saniyesine kadar çıkmamanız.Çünkü bitti diye çıkan kişiler bence işin  en güzel kısmını kaçırdılar.Gerçek kişilerin  fotoğrafları aktı ekranda. Bence birebir görmek çok çok güzeldi. Bu sebeple salonu en son biz terk ettik.

*Filmi izlediğimiz tarihten dört gün önce Süleyman Dilbirliği ve hemen peşinden de eşi Nimet Hanım vefat etmiş.Mekanları cennet olsun.

Hala izlemediyseniz izleyin efendim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...