27 Ekim 2013 Pazar

Yusuf ile Züleyha-Nazan Bekiroğlu

Yusuf ile Züleyha okuduğum ilk Nazan Bekiroğlu kitabı.
Her ne kadar önce Nar Ağacını okumak istesem de fiyatı uygun diye D&Rdan bu kitabını almış bulundum. 

Kitap, kardeşlerinin kıskançlığıyla bir kuyuya atılan Hz.Yusuf ile Mısır vezirinin güzel karısı Züleyha'nın yaşadığı zorlu süreci anlatıyor..Aşklarını demiyorum. Çünkü bizim anladığımız boyutta değil yaşadıkları. Bunu da şu satırlarda çok hoş anlatmış Nazan Bekiroğlu:

"ağustos göklerinde başımın üzerinden geçen bulut,
mayıs gülü,
ışıklı nisan yağmuru
ne kadar Allah'tansa 
mülk gibi söz de ve aşk da 
O'ndan.
"Sen"tahtına yazıcı kimi oturtsa da,
beşeri bir sevgili ya da cismani bir aşk gibi görünen,
hiçbir yol O'ndan özgeye çıkmıyor aslında."

Sabırla geçen onca yılları gayet şiirsel bir dille anlatmış yazar.Bazı yerlerde şiire de yer vermiş hatta.
Tarzı farklıydı.Bazı kısımları anlamak için geriye dönüp tekrar okumak zorunda kaldığım yerler oldu ama genele baktığımda güzel bir kitaptı.Ve altı çizilesi çok yer vardı.

"Yapma yasağını yerine getirmekten daha kolaydır "yapma"emrini gerektirecek kötülüğe hiç yaklaşmamak. "-syf.33

"Her kötülük bir mantıkla başlardı nasılsa." -syf.35

"Hüznünü Rabbine şikayet etti de Rabbinden hiç şikayet etmedi." -syf.43

"Görmekten sonra görülmek,aşkın ikinci kademesiydi. "-syf.90

"Değil mi ki isteğe yaklaşınca,istememeyi istemek artık imkansızlaşır.Bu yüzden değil mi Rabbim senden gelen yasaklar "yapma" ile değil "yaklaşma" emri ile başlar. ..Üstelik yaklaşırsam eğer yapmamayı da artık dua edemem... İstemeyi istemek kadar,istememeyi istemek de zor. "-syf.109

"Aynanın kaderi,gerçeği olduğu gibi söylemek." -syf.140

"..yitirmek gibi bulmanın da zamanı vardır.Ve zaman yakındır. "-syf.199

26 Ekim 2013 Cumartesi

Bağdat'ın Portakal Ağaçları-Leilah Nadir


Okul,iş ve evlilik üçgeninde parçalasam da kendimi kitap okumak için her daim vakit ayırmaya çalışıyorum.Aslında özel birşey yapmaya gerek yok. Çantanda hep kitapla geziyorsan, İstanbul'da kitap okumak için bolca vaktin var demektir. Toplu taşıma araçlarında,bankada kuyrukta,hastanede sıra beklerken vs...Bu liste böyle uzayıp gidiyor..Hatta bazen trafikten memnunum bile diyeceğim oluyor neredeyse..

Okumasına okuyorum ama bir türlü fırsat bulup bloga yazamıyorum okuduklarımı.Bu da beni rahatsız ediyor..
Bu yoğunlukta yazamıyor oluşum aşırı normal ama yine de buraları boşlamak istemiyorum:(

Bu kadar iç döküşten sonra gelelim kitabıma..
Bağdat'ın Portakal Ağaçları'nı hiç duymamış,bloglarda da pek rastlamamıştım. Bir iş arkadaşımın çok beğendiğini söylemesi üzerine aklımın bir köşesine yazmıştım.Bir markette indirimli görünce de aldım. Ama uzun süre okunmayı bekledi rafta..

Bitirdiğimde keşke daha önce okusaymışım,boşuna kitaplığımda bekletmişim dediğim bir kitap oldu.
Yazar bir İngiliz anne ile Iraklı bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve İngiltere'de büyümüş.Ailesinin Irak savaşlarında yaşadıklarını dinledikleri ile aktarmış okuyucuya.Aralarda da arkadaşı olan fotoğrafçı Farah Nosh'un fotoğraflarıyla gözler önünde sermiş Irak'ta yaşanan bitmek bilmeyen dramı.

Kitapta tek yaşadığım sıkıntı arada bir kim kimin kardeşiydi,hangisi halaydı falan diye isimleri karıştırmam oldu.Onun haricinde gayet severek okuduğum bir kitaptı.
Böyle savaş dolu günleri Dünya'nın hiçbir yerinde kimse yaşamasın inşallah.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Oğullar ve Rencide Ruhlar-Alper Canıgüz


Son zamanlarda adını sıkça duyduğum bir yazar Alper Canıgüz.
Bu nedenle bir kitabını edinip fikir edineyim istedim.
Hatta bu Oğullar ve Rencide Ruhların ikincisi olan Cehennem Çiçeğini bile aldım kesin seveceğimi düşünerek.
Ama nedense biraz zorlandım okurken,arada sıkıldım.Bu kadar okunan/sevilen bir kitaptan daha fazlasını bekledim sanırım. Polisiye severim. Hem de aşırı severim ama bu kitaba polisiye de diyemiyorum, tam olarak mizahta.

5 yaşındaki Alper Kamu'nun dedektifliğe soyunup mahallelerinde işlenen cinayetin zanlısını arama çabaları konu edinilmiş..Tabi kahramanımız büyümüşte küçülmüş,felsefe meraklısı bir minik adam. Hiç öyle 5 yaşındaki çocuk lafları değil konuşmaları.Hazırcevap,bitirim..

Hakkını yememek gerek bazı yerlerinde güldüğüm ,eğlendiğim,düşündüğüm oldu ama o kadar. İkinci kitabı bende olmasına rağmen ne zaman okurum bilinmez. Umarım onu daha çok severim. Sevmek istiyorum ben bu yazarı ya!

8 Ekim 2013 Salı

Nazar-Reha Çamuroğlu


Kitapçılarda gezinirken çok satanlar listesinde gözüme çarpmıştı Nazar, ama hiç merak edip elime almamıştım. Geçen gün Hepsiburada'da alışveriş yaparken gördüm, fiyatı da uygun gelince attım sepete:)

Nazar, konusu ve anlatımıyla ilginç bir kitaptı.
Konusuna bakmadan aldığımdan açıkçası bu tarz birşey beklemiyordum.
Türk yazarlardan Türk karakterler görmeye alışık olduğumdan sanırım.

Roman Ortaçağ Avrupasında İtalya'da geçiyor. O dönemlerde binlerce kadının öldürülmesine yol açan "cadı avı" konu edilmiş. Avrupa'nın karanlık döneminde Kilise tarafından kadınlara yönelik  yapılan haksız suçlamalar ve onların acımasızca infazı işleniyor..

Okurken başlarda biraz akıcı gitmese de daha sonra konu içine çekti beni ve hızlıca bitirdim.Tavsiye edebileceğim bir kitap oldu.
Ayrıca Reha Çamuroğlu'nun tarihi romanlar yazdığını bilmiyordum.
Tarihsever biri olarak romanlarından bazılarını okumak istediğim bir yazar oldu kendisi.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...