19 Ocak 2016 Salı

Başlarım Şimdi Anneliğe-Şermin Çarkacı

Oyuncu Anne'yi tanımayan var mı hala?
Facebook,instagram üzerinden gayet faal kendisi. Üç çocuk annesi,çalışan bir bayan. Mütemadiyen pozitif. Tabi ki hayatında iniş çıkışlar vardır herkes gibi ama okurken bile enerjisi direk geçiyor. Gülümsemeden okuyamıyor insan yazdıklarını. Eğer hala takip etmiyorsanız ya da duymadıysanız kendisini bence bir göz atın sayfalarına. 

Bu arada oğulları Tuna ve Mete ikiz,küçük  birde Name'si var. Üçü de maşallah pek tatlı. Sayfasını takip edenler bilir. Annelerinin ve kendilerinin türettikleri oyunları oynuyor ve bence çokta keyifli büyüyorlar. 



"Başlarım Şimdi Anneliğe!" kitabı bir çırpıda okunuyor. Şermin Hanım'ın kaleminden gebelikle başlayan çocukların doğumu, emzirme, banyo yaptırma gibi konular hakkında kendi yaşadıkları, düşünceleri bazen etrafın fikirlerini okuyoruz. 

Ben daha bir anne adayıyım. Doğumuma nasipse çok az kaldı. Yaşamadan ahkam kesmek istemiyorum ama hep anneliğin içgüdüsel gelişeceğine, ne yapmamız gerektiğini iç sesimizi dinlediğimizde bulacağımıza inanıyorum. Kitaplar,internet siteleri falan bir yere kadar. Her çocuk özel. Her annede özel. Birlikte anne-çocuk herşeyi halledebilir Zamanla.

Bu düşüncelerimin çoğunu Şermin hanımın satırlarında hissettiğim için keyifle okuyorum. Bu kitabı bilimsel veriler içeriyor diye alınırsanız hayal kırıklığı olır bence. Tamamen üç çocukla edinilmiş tecrübelere keyifli bir şekilde göz atmak isterseniz, aralarda da tabi ki minik minik doktor tavsiyeleri bulabileceğiniz bir kitap arıyorsanız bulunmaz fırsat. Tavsiye ederim;)

Ve en sevdiğim sayfa ile arka kapağı da koymadan geçemeyeceğim. 






18 Ocak 2016 Pazartesi

Ina May'in Doğuma Hazırlık Rehberi-Ina May Gaskin

38 haftalık gebeden Merhaba;
Malum doğum öncesi iznindeyim.Bir yandan hazırlıklar devam ederken doğuma da mental olarak hazırlanmak için arada konu ile ilgili kitaplar okumaya çalışıyorum. İnternette araştırma yapmak istemiyorum.Zira herkes birşeyler yazıyor ve gereksiz yere insanı ürkütüyorlar.

Okuyabileceğim kitaplara bakarken bu Dünya çapında meşhur kitabı buldum. 
İna May Amerikalı bir ebe. Normal doğum yanlısı ve kendi kurdukları ekoçiftlik olan The Farm'da kendi gibi düşünenlerle yaşamakta. Ayrıca bu köy doğum merkezi olarak hizmet vermekte.İna May, ve ekibi doğumu rutin haline bırakma yanlısı. Tıbbi nedenler olmadığı sürece ve yapılabilecek herşey yapılmadan sezeryan için hastaneye yönlendirmiyorlar. Belli kalıpları yok. Dışarıdan müdahele etmeden doğallığı bozmamaya çalışıyorlar. 

Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk kısımda The Farm'da doğumu gerçekleşmiş olanların kendi kaleminden,bazen de fotolarla desteklenerek hikayeleri yer almakta. 
İkinci kısım ise gebelik,doğum gibi konularda ayrıntılı bilgiler veriliyor. Gayette kapsamlı anlatılmış konular. Ayrıca kitapta,çiftlikte yapılmış doğum istatistikleri ,sezeryan-normal doğum oranları ayrıntılı bir şekilde sunuluyor. 

Normal doğum yanlısı olan beni motive eden,birileri başardıysa bende yapabilirim diye düşünmemi bir kez daha destekleyen bir duruşu vardı kitabın. 
Akıcı ve kolay anlaşılır. Özellikle ilk kısım su gibi okunuyor. 
Kitap bittiğinde kadın olduğum için kendimi şanslı hissettim. Birde içimizdeki gücün aslında çokta farkında olmadığımızı. 

Okuyoruz falan ama şöyle de bir gerçek var. Minik Nasıl isterse yolunu öyle bulup gelecek bize. İnşallah hayırlısı ile gelsin de gerisi önemli değil.

 


"Doğum,onu tecrübe eden kadına içsel bir güç ve bilgelik veren bir tecrübe olabilir."

" ...içimde garip bir hüzün ve kayıp duygusu vardı.Bunun,onun hayatının başlangıcı olduğunu biliyordum fakat aynı zamanda benim bencil hayatımın, bir yanıyla hala çocuk olmaya tutunan parçamın sonu olduğunu da biliyordum.Hayatım artık bana ait değildi ama yine de hala hayatımın en mutlu ve  ruhani günüydü."

"Onu kucağıma aldım,ona baktım ve düşündüm;sen hayatımda eksik olan şeydin."

"Dünyanın diğer yerlerinde benimle aynı anda doğum yapan kadınlara odaklanmayı denedim.Tek başıma olmadığımı düşünmek iyi geliyordu."

"Anne  tarafından tecrübe edilen doğum,tüm memelilerdeki fiziksel işleyişlerin Everest'idir. Daha önce görmediysek eğer,bu kadar büyük bir şeyin böyle küçük yerden dışarı çıkabileceğini hayal edemeyiz.Ama aslında bu he gün oluyor."

"Rahim benzersiz bir organdır.Eğer erkeklerin böyle bir organı olsaydı,onunla gururlanıp böbürlenirlerdi.O yüzden bizde böbürlenmeliyiz."

"Doğumdaki ağrının farklı bir mesajı vardır,şöyle der:"Pelvik kaslarını gevşet.Bırak.Teslim ol. Akışına bırak. Savaşma.Bu seni aşan bir şey."

"Doğum,kadınlara  olan bi şey değil,kadınların yaptığı bir şeydir."

"Çok paranız olmasa bile,yatak odasının evdeki en önemli oda olduğunu aklınızda tutun. Çarşafların altında aşk ve üzüntü paylaşılır,çocuklarınızın da burada doğacağını ve dünyaya orada veda edeceğinizi ümit edersiniz."



7 Ocak 2016 Perşembe

Düğün Dernek-2 Sünnet

Düğün Dernek 2 vizyona girince "hadi hemen gidelim." dedi eşim.
-Eee ben ilkini  izlemedim ki sen ne ara izledin dedim bende. 
Meğer kendisi nöbette izlemiş arkadaşları ile. Bende oturdum netten ilkini izledim de böylece ikinci filme gittik.
Yalnız ilki izlenmeden izlenebilir bir film olmuş ama ben yine de bağlantılı filmlerde sırayı bozmam arkadaş:)

Serinin ilkinde daha çok gülmüştüm. Yine Ahmet Kural&Murat Cemcir ikilisi eğlenceli tabi ki. Rollerinin hakkını vermişler. Ama benim favorim Yılmaz karakteri:)

Bu filmde de ilkindeki gibi düğün var. Bu seferki sünnet düğünü. Yalnız konu zayıf işlenmişti. İki farklı kültürdeki ailelerin sünnete karşı tutumu,farklılıkları daha güzel işlenebilirdi. Birazcık nasıl olsa izleniriz biz diyerek yapılmış gibiydi.

Filmin sonunda 3.filminde mesajı verildi. Bekleyip göreceğiz artık.

Birde kendisine yıllardır hayran olduğum Ferit Aktuğ'u küçük bir komiser rolünde de olsa görmek güzel bir sürpriz oldu.



5 Ocak 2016 Salı

Şeyler-Georges Perec


Kısacık,105 sayfalık bir roman Şeyler. 
60'lı yıllarda Fransa'da geçmekte ve o dönem Fransa'sı hakkında da bilgiler vermekte.
Ayrıca 60'lı yıllarda geçiyor olsa da günümüz insanının modernleşme zorlamalarına gönderme de var. 


 

Kahramanlarımız Jerome ve Sylvie. 
Uğraşmadan herşeye sahip olmak istiyorlar. Sürekli günlerini hayal ettikleri yaşamla geçiriyorlar. Objeler onlar için sahip olunması gereken imgelere dönüşüyor. 

Arkadaşları ile olan diyolagları,günlük yaşamları aslında çok tanıdık. Çünkü bazı yerlere hiç katılmasam da,bir kısmı aşırı benden,bizdendi. 

Kitap tavsiye edilebilir,zaten kısa olduğu içinde hemen bitmekte. Başları sıkıcı gitse de ortalardan sonra akıcı oluyor. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...