5 Aralık 2014 Cuma

Golem ve Cin-Helene Wecker


Golem ve Cin;
severek takip ettiğim,bir İstanbul buluşmasında da bulunduğum Kitap Ağacı'nın Kasım ayı için seçtiği kitaptı.
Bu yıl ki Tüyap'ta Doğan kitabın yapmış olduğu 10tl indirimini görünce hemen aldım.
Ve kasım ayının sonlarına doğru da olsa bu güzel grupla beraber okumuş oldum.

Golem,Yahudi kültüründen geliyor(muş).Kilden yapılıyor,bazı özellikler veriliyor ve canlandırılıyor.
Bir sahibi oluyor ve onun zihninden geçenleri algıladığından her isteğini yerine getiriyor.
Hikayede de yalnız bir adamın isteği üzerine yapılan Golem, canlandırılıp kısa süre sonra sahipsiz kalınca kendini 1899'un New York'unda tek başına buluyor.

Başka bir tarafta da bin küsur yıldır bir ibrikte hapsolmuş Cin var.
Bir şekilde bin yıllık uykusundan uyanıyor ve o da New York'ta...

İnsan suretli ama insan olmayan bu iki varlığın yolları bir süre sonra kesişiyor..

Spoiler vermeden anlatmak zor bu kitabı.
O yüzden burada kesiyorum...

Bol,değişik karakterli  fantastik bir kitaptı.
Hatta ilk başlarda karakterleri akılda tutmakta zorlandım.
Çünkü birbirine paralel anlatılan hikayeler birleşene kadar akılda tutmak zor olabiliyor böyle kalın kitaplarda. Okurken yaşadığım tek sıkıntı buydu.
Bunun haricinde kitabı çok beğendim. Kalınlığı göz korkutmamalı
Hızlıca okunup biten bir kitap oldu benim için. 

Aşırı fantastik sever olmamama rağmen hayli beğendim,gözümde canlandı tüm karakterler.
Belki sinemaya bile uyarlanabilir.Bence iyi de olur.





Fi-Azra Kohen



Fi, Kitap Kardeşliği grubunun (sosyal medya üzerinden her ay belirlenen bir kitabın okunduğu grup)  Aralık ayında okumak için seçtiği kitap olunca bende fazlaca merak edip Tüyap'tan almış olduğumdan hemen bu grupla beraber okumayı planladım.Aralık ayı girer girmez de başladım kitabıma.

Adını çokça sosyal medyada duyuran bu kitabı hem merak etmiş,hem de bu kadar popüler kitapları okumak riskli olduğundan şüphe ile yaklaşmıştım.Çünkü bir kitap ne kadar piyasada adından bahsedilirse büyüsü bozuluyor gibi geliyor.Herkes onunla ilgili paylaşımlarda bulunuyor,çoğunluk bayıldım-beğendim yazıyor.Böylece insanda beğenmeliyim baskısı oluşuyor..
Ayrıca yazarı Azra Hanım özellikle İnstagram üzerinde epey aktif.Kitabın resmini koyduğumda altına yorum bırakma nezaketini göstermiş kendisi.

Fi'ye gelirsek. Bir üçleme kitabının ilki.Devamı "Çi" ve "Pi". Çi şu anda raflarda ancak Pi sanırım şubatta çıkacakmış.
Kitap herşeye sahip olan ünlü bir psikologun saplantı derecesindeki aşkı üzerinden ilerliyor.
Bu arada kişisel gelişimle ilgili aralarda karakterlerin ağzından bilgiler veriliyor..
Fazlaca karakter var ve bunların bazıları bu kitabın sonunda havada kaldı.(Bilge,Göksel&Ada ...)
Bu nedenle Çi'yide okuyacağım en kısa zamanda.

Karakterlerin tamamı hayatın içinden,
güzellğini sorgulayan,zekasından kafasını uyuşturmaya çalışana kadar geniş yelpazede karakterler var.
Ayrıca bölüm sonlarında verdiği ipuçlarıyla karakterlerin geçmişi ve de geleceği daha da bir merak uyandırıyor kitap.Bence kitapta merak epey başarılı işlenmiş.

Akıcı,hızla okunan bir kitaptı.Ancak bittiğinde iddia ettiği kadar farkındalık ve köklü hissiyat yaratmadı bende.duygusal olarak büyük beklentiler içinde okunmazsa severek okunabilecek,sürükleyici bir kitap.


Fi hiç ayraç kullanmadan okuduğum bir kitap oldu.Ayraç görevini bu sefer kalemlerim aldı.Zira altı çizilecek o kadar çok yer vardı ki..Bir kısmını buraya yazmak içinde epey uğraştım.Zaman geçince blogumdan dönüp çizdiğim yerleri okumayı seviyorum.Burada kalıcı oluyor.


"Sadece eksikliklerimizde eşitiz."

"Evet,bilincimiz gündelik yaşantının yapılması gerekenlerinin kuşatmasındaydı, her an bir şeylerin peşinden gidiyorduk,çalışmazsak değersizdik,hayatı anlamlandırmak için sürekli çalışıyor,çalışmadığımızda da  kendimizi uyuşturmak için diğerleriyle buluşuyor,sosyalleşiyor ve merakımızı her an diğerlerine vererek potansiyelimizi kurban ediyorduk."

"..çatlama cesaretini gösteren tohumların ancak filize dönüşebileceğinden bahsedip dururdu ve ancak bazı filizlerin de tohum veren ulu ağaçlara.."

"Doğruyu bilmek adına deneyimi feda etmek...Bilgi,korkak beyinlerde deneyimi öldüren bir zehir gibi yayılır,eğer sürekli bilgiye dayalı hareket etmeye önem verirsen asla özgürleşemezsin, özgürleşemezsen deneyimleyemezsin,deneyimleyemezsen değişemezsin,değişemezsen asla senleşemezsin.Ama bilgi sürekli değişir ve ancak deneyim seni güncelleyebilir."

"Özgürlük fazlaca abartılmış bir yanılsamadan başka bir şey değil aslında.Bir bedenin içinde var olan ve zamana tabi yaşayan bir yaratık nasıl özgür olabileceğini sanır ki ?!"

"Hayatta herkesin çok iyi yaptığı bir şey olduğuna inanıyorum.Tek bir şey. Her birimizin farklı konularda en iyi şekilde yapabildiği bu bir tek şey,aslında kimliğimizin merkezidir."

"Etrafındakilerinin cüceliğini kendi devliği sanan insanlar her yerdeydi."

"Hiç kimse ama hiç kimse,sizin üzerinizde ne hak iddia ederse etsin,size ne vermiş olursa olsun!Bu ilham bile olsa,ki ilham bir insan diğerine verebileceği en kutsal şeydir!Asla!! Ama asla!Kimsenin size kim olduğunuzu söylemesine ya da hatırlatmasına izin vermeyin.,dünya saçmalıklarla doldurulmuş güzel bir yer.Bir sürü saçmalığın arasında kendi gerçekliğinizi bulmak,gerekirse de yaratmak için buradasınız. Şimdi,hiç kimse olmamış olmanın verdiği hafifliği yaşayın,var olun! İleride etrafınızdaki insanlar sizden birsi olmanızı beklediklerini,sanki onlara borcunuz varmış gibi açıkça ifade etmeye başladıklarında seçiminizi iyi yaptığınızdan emin olun!Kendinizi seçin! Kendiniz olun!Ne pahasına olursa olsun."

Ün kişiyi uyuşturur,kendi gerçekliğinden uzaklaştırır,zaten doğallıyla yapabildiği bir şeye,sanki kendi üstünlüğünün mazeretiymiş gibi yaklaşmasına neden olur,böylece kendine yabancılaştırır,sonra hemen ardından,o ünü korumak için,kendine değil diğerlerine hoş geleni yapmaya çalışırsın,işte bu,kendi özgürlüğünü teslim edip kimliğinden vazgeçmendir...Diğerlerine ihtiyaç duyan bir budala asla kendisi olamaz.

"Aşka vurulan darbe,balta gibi inip ilişkiyi kesmez,tohum gibi ekilip zamanı geldiğinde ilişkinin tüm pürüzsüzlüğünü bozacak şekilde yırtıp çıkardı yüzeyi."

"Otobüsleri yoğunlukla kullanan insan kalabalıkları kadar köleleştirilmişlerdi ki durakta saatlerce beklemek onlar için artık yorucu işlerinden uzakta birazcık beklemek onlar için artık yorucu işlerinden uzakta birazcık dinlenmek,hayal kurabilmek için kendilerine ayırdıkları zaman anlamına gelir olmuştu."

"Yetersizlik hissi insana tuhaf şeyler yaptıran hatta tuhaf şeyleri ihtiyaç olarak algılatabilen bir histi."

"Yetenek öyle bir şey ki,eğer onu bir amaca yöneltmezsen kendini kurban etmek zorunda kalabilirsin.İçinde kimseye anlatamadığın bir ıstıraba döner.Her şey,yapabildiğini fark etmenle ve bunu diğerlerine de göstermek istemenle başlar.Sonra bir anda kendi yeteneğinin kurbanı olur,sadece onu göstermek için ona hizmet ederken bulabilirsin kendini..."

"İyi şeyler tesadüfen olmuyor.Vazgeçmediğin sürece iyi bir şey için şansın var demektir."

"Eğer doğanın içinde,teknolojimizi doğallıkla birleştirebiliyor olsaydık belki de çocuk felci diye bir hastalık bile olmayacaktı.Günümüzdeki hastalıklar deforme edilmiş doğanın sonuçları ya da biyolojik olarak geliştirilmiş insan yapımı denemeler.Yani doğal değiller."

"Gitmek istediğimiz yerden bizi uzaklaştıracak tepkiler verip,sonra da adaletsizliğe sığınmak tam insan göre."

"Burası,Dünya aslında tam da olması gerektiği şekilde dizayn edilmiş.Biz salaklarsa sürekli değiştirmeye,temizlemeye uğraşıyoruz.Bu bir insanın sürekli bağırsaklarını temiz tutmaya taktığı için lavman yaptıra yptıra  bağırsak kanseri olmasına benziyor.Bağırsak bok için dizayn edildi,yaşadığımız bu şeyse bizim için.Savaşmak yerine anlasak, sakinleşsek. Habire geleceği ya da geçmişi düşünmeden,geleceğe yatırım için savaşı, geçmişin kayıpları  için intikam naraları atmasak,sadece anı yaşasak..."

"Bir zekayı takdir edebilmek için zeki olmak gerekir.Bazen karşındakinin zekası aslında kendi zekanın aynasıdır."


2 Aralık 2014 Salı

Sevgili Hayat-Tiyatro



Bu sezon perdelerini açtığından beri sürekli takipteyim İstanbul Devlet Tiyatroları'nı. 
Ancak sınavlar,ev,iş derken içim sızlasa da gidememiştim hiçbir oyuna. 
Nihayet nöbet listelerimizi ayarladım ve Sevgili Hayat oyununa biletlerimizi aldım. 

Ne zaman tiyatroya gidecek olsam(k) bende o gün bir heyecan olur...
Yine bir heyecanla gittik kurulduk Taksim Küçük Sahnedeki koltuklarımıza.
Ancak çok üzülerek söylüyorum ki;iki kişiden oluşan bu oyunu hiç sevemedim ben. 

Oyunculuklara diyecek lafım yok!
Çünkü iki oyuncu da iyiydi ama konu çok sıkıcı geldi bana. 
Hatta ilk kez saate bakıp gitme hayalleri kurdum:(
Acaba nöbetten çıkıp gittim bu yüzden midir diye düşününce eşiminde aynı şekilde sıkıldığını gördüm.

Kısacası bu oyunu sevemedik biz,sezon açılışı pek iyi olmadı ama gideceğimiz diğer oyunlar daha keyifli olur umarım.

NOT:Salon aşırı aşırı soğuktu..Titreyerek izledik oyunu resmen.

29 Kasım 2014 Cumartesi

Unutursam Fısılda




Çok yorgun olmama rağmen ne zamandır gitmek istediğim bu filme dün bir başıma gittim.
Tek kişilik keyif arada lazım:)
Aldım mısırımı,kolamı kuruldum sinemanın rahat koltuğuna..

Bir kere filmi Çağan Irmak yapınca insan merak ediyor.
Bu sefer konusu nedir?Ağlatacak mı yine? vs.vs....

Çok öncelerde de yazdığım gibi Çağan Irmak filmlerini kesin ağlarım ben gözüyle izlemeye başladım.
Bunu kırmak için çabalıyorum ama yok izlerken aklım hep ağlamada...

Baştan söyleyeyim bu filmde ben ağlamadım.
Bir-iki yerde ciddi gözlerim doldu ama...

Film, birbirine zıt iki kız kardeşin aynı çocuktan hoşlanmasıyla başlıyor.
Ailemizin bir kızı örgü ören, duygusal bir hemşire.
Diğeri ise müziğe gönül vermiş,uçarı liseli kız kardeş.
İkisinin arasında küçüklükten beri süregelen sürtüşmeler 40 yıl sonra yüzleşmelerinde de devam etmekte.

Filmde bol bol şarkı var.
Bu şarkıların bestesini de Kenan Doğulu yapmış filme özel olarak..
Hepsi de güzeldi.

Mehmet Günsur her zamanki gibi hakkını vermiş rolünün.
Ne oynasa yakışıyor bu adama bence.
Ayrıca Işıl Yücesoy'un oyunculuğuna bayıldım.
Birde onun gençliğini oynayan oyuncuyu nasıl da benzetmişler.Bu kadar olur yani.
ALINTIDIR

Genel olarak beklentimin altında bir film oldu.
Sanırım bunda  fazla beklentili olmam etken.
Yoksa sıkılmadan,aralarda merakta ettiren bir filmdi.



17 Kasım 2014 Pazartesi

Peri Gazozu-Ercan Kesal


Peri Gazozu Tüyap Kitap Fuarı'ndan bu yıl aldığım kitaplar arasında ilk okuduğum kitap.
Epeydir merak ediyordum bu kitabı..
Ne kadar doğru bir seçim yaptığımı ise kitap bitince anladım.

Çok yorgun olmama rağmen gece üçe kadar ilk yarısını,kalan kısmını da bir oturuşta bitirdiğim bir kitap oldu.
Zaman zaman ağladım,çoğu yerinde gözlerim doldu..

Bir doktor olan Ercan Kesal,meslek hayatında başından geçen olayları yazmış.

Mecburi hizmetini yaparken yaşadıkları,Anadolu kültüründen kesitler,ölüm karşısındaki acizliğimiz,çaresizliğimiz,
Satır aralarında da ailesini,çocukluğunu okuyup o günlerin Türkiyesi'ne gidiyor insan.

ama beni en çok etkileyen, boğazımı düğüm düğüm yapan kısmı babası ile ilgili olan kısımlardı...

Alın,okuyun derim.





"Hayatımız,'bir yumağın sürekli sarılmasıdır'.Yaşadığımız her şey, ardımıza takılıp gelmekte ve doğal olarak da birikmektedir.Yol boyunca ne yaşandıysa toplamaktadır çünkü.Bugün diye adlandırdığımız şey,geçmiş ve geleceğimizin toplamıdır.Yani geçmişimiz;elimizden uçup gitmiş,kaybolmuş bir zaman değildir.Şimdiki zamanın içinde duran,bekleyen bir şeydir."

"Hiç bilmediğim şeyler var sanki bu dünyada ve sanırım hayat,hiç de kolayca anlaşılabilir bir şey değil.Bana ne oluyor böyle?Büyümek ne zor şeymiş."


"Birbirimizin hayatlarının içindeyiz.Bundan hiç haberdar olmasak da..."


"İnsan olmak kendi mutlu olduğun şeyleri yanındakilere de iletmektir.İnsan,kendinde olmasını istediği herhangi bir şeyi bir başkası içinde aynı şiddette isteyebiliyorsa 'insanım' diyebiliyor...Çok sevdiğiniz bir şeyi ağzınıza götürdüğünüzde aklınıza gelen şey,sizin aslında kim olduğunuzu da söylüyor,farkında mısınız?"


"Ne biçim insanlar bu anneler?Çok tuhaflar.Hiç kimseye benzemiyorlar. Ama,birbirlerini tanıdıklarına eminim.Kendi aralarında konuşup anlaştıkları,bizim bilmediğimiz ortak bir dilleri var muhakkak.Belki de gizlice buluşup, haberleşiyorlardır birbirleriyle kim bilir?"


"Bazı şeyler insana geri dönülmez yollar çizer.Bir sarsıntı,bir kırılma olur hayatınızda ve sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz."


"Sonuna kadar tüketip,bitirmek yerine,ihtiyacımız kadarını alıp,geriye kalanını bizden sonrakilere bırakabileceğimiz bir hayat...Gerçekten,çok mu zor?



NOT* Ercan Kesal ayrıca oyuncu ve de senarist(miş).

NOT**Tek rahatsız olduğum-pek büyük ölçüde olmasa da-illa bir mesaj verme kaygısı vardı..O da gerçek yaşanmışlıkların yanında lafı edilmeyeceğinden kitabı epey beğendim.


15 Kasım 2014 Cumartesi

Hamlet-William Shakespeare



Uzun yıllar sonra bir tiyatro eseri okudum...
Ne zamandır Shakespeare'den bir eser okumak istiyordum.
Beyazıt Sahaflar Çarşısı'nda gezinirken tertemiz bir ikinci elini buldum ve hemen aldım.

Bu aralar alışkanlıklarımı kırıp sahaflardan kitap almaya başladım ya yine de eski eserlere, saman kağıtlara elim gitmiyor..Gıcır gıcır,ikinci el olduğu belli olmayanları seçiyorum şimdilik...
Yine de bir başlangıçtır diye seviniyorum.Çünkü eskiden kesinlikle okuyamazdım ikinci el..

Kitabımızda Danimarka Prensi olan Hamlet'in babası ölür,amcası tahta geçer ve annesi ile kısa bir sürede evlenir.Hamlet babasının hayaleti ile karşılaşır.Bu evliliğin arkasındaki sırrı babasından öğrenir ve amcasından intikam almak için değişik yollar dener.

Hamlet'i okumayan kaldı mı bilmiyorum ama genel olarak keyifli bir kitaptı.Zaten kısa bir eser olduğundan da hızlı okunmakta.Ancak öykü türüne bile alışamamışken uzun zaman sonra tiyatro eseri okumakta biraz zorlandığımı da itiraf edeyim.Bu nedenle şiir,öykü gibi türleri biraz daha sık okumaya çalışacağım..

Birde Devlet Tiyatrolarında kapalı gişe oynayan bu oyuna bilet bulup gidebilirsek ne hoş olur.


9 Kasım 2014 Pazar

TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı-2014


Uzun zaman sonra bloguma yazıyorum.
Çok özlemişim çok.. 
Bunda laptopumun bozulması,telefondan yazmayı sevmemem,okulun açılması ve sınavlar büyük etken tabi. 
Bende özlediğim bloguma en sevdiğim konuyla döneyim istedim. Kitaplar!
Her kitapsever gibi bende koca bir yıl TÜYAP Kitap Fuar'ını heyecanla bekliyorum. Ve yıllardır da aralıksız gidiyorum,umarım bundan sonra da bulunabilirim. 
Bu kadar heyecanlı girişten sonra fuar izlenimlerime gelirsek; aslında o kadar da iç açıcı değil. Gönül ister daha çok indirimler olsun,daha fazla kitap alabilelim ama %20-%25ten öte bir indirim göremedim. Zaten indirim düşüncesi ile gidicelekse hiç zahmete değmez diye düşünüyorum. Çünkü fuar zamanı kitap satışı yapan internet sitelerinde de hayli indirim oluyor. 
Ben son yıllarda ciddi indirim beklemeden gittiğim için şaşkınlık yaşamıyorum. O havayı solumak,binlerce kitabın,kitapseverin ortasında bulunmak iyi geliyor bana... O yüzden eskiden olduğu gibi aşırı kitapla dönmüyorum. Gerçekten merak ettiğim kitapları alıyorum. 
Şimdi de şöyle yakından bakarsak aldıklarıma;

Ve tabi ki fuarın olmazsa olmazları kitap ayraçlarım...


Herkese bol okumalı günler dilerim:)

22 Ağustos 2014 Cuma

Yaz Okuma Şenliği 2014& 2.Ay Raporu




Pinuccianın düzenlediği okuma şenliğinde 2.ay sonuçlarım;

2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
Nar Ağacı-Nazan Bekiroğlu 533sayfa
 

4. Kategori (10 puan): Adında bir sayı geçen bir kitap.
Ankaralı Dört Hanım-ClaudeFarrere-198sayfa


19. Kategori (10 puan): Halen yazmaya, üretmeye devam eden bir edebiyatçıdan (yazar, şair, araştırmacı...) bir kitap.
Kardeşimin Hikayesi-Zülfü Livaneli-324sayfa


20. Kategori (10 puan): Polisiye/gerilim/korku vb. türde bir kitap.
Masumiyetin İçin Savaş-Tess Gerritsen-362sayfa

27. Kategori (Her bir kitap 10 puan, iki kitap da okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 50 puan): İsminde zıt anlamlı kelimeler olan iki kitap.
İlk Gün-Marc Levy-421sayfa  

İlk Gece-Marc Levy-427sayfa 

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
 1.Yabancı-kadın:Ölüm İlanı Yazarı -Ann Hood-270sayfa  
 2.Yabancı-erkek:Kupa Valesi-Andrew Gross-440sayfa

 3.Türk-kadın:Artık Ayrılsak Diyorum-Neslihan Acu-298sayfa 
 4.Türk-erkek:İncir Kuşları-Sinan Akyüz-328sayfa

Toplam 10kitap:100
27.kategori için ekstra:30
29.kategori için ekstra:30
Toplam sayfa sayım:3601

TOPLAM:100+30+30+36:196 PUAN

3 Ağustos 2014 Pazar

Nar Ağacı-Nazan Bekiroğlu


         "sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim"

             

Nar Ağacı,epeydir kitaplığımda okunmayı bekledi.Okumayı çok istememe rağmen bir türlü sıra ona gelmemişti.

Daha önce Yusuf ile Züleyha kitabını okumuş ve de sevmiştim Nazan Bekiroğlu'nu.
Bu kitaba da seveceğimi düşünerek başladım.Ancak ilk elli sayfadan sonra elim gitmedi kitaba bir hafta kadar.İnternetten de baktım ve yarım bırakanların olduğunu görünce dedim ki yalnız değilmişim.

Ama kolay kolay kitabı yarıda bırakmama huyumdan yeniden elime aldım kitabı ve çok kısa bir sürede bitirdim.
Olayların içine girince bir tarihsever olarak bayıldım..Hatta yer yer gözlerim doldu,sonuna yaklaştıkça da bu hikaye ile yollarımız ayrılıyor diye hüzünlendim..
Kesinlikle başlarda sıkılan olursa bile bırakmamalı bir şans daha vermeli ve Setterhan ile Zehra'nın güzel ama zorlu ve yıpratıcı hikayelerini okumalı.

Kitap, tarihi olayların ışığında geçen üç sevdayı anlatmakta..
Balkan Harbi ve sonraki döneme denk düşmekte bu hikaye.Aslında kurgu değil hikayemiz.Nazan Bekiroğlu'nun dedesi Setterhan ve anneannesi Zehra'nın hikayesi bu...Yer yer kurguya yer vermiş olduğunu röportajlarında belirtmiş olsa da bu hikayenin gerçeğe dayanıyor oluşu ve hatta birçok olayın gerçek olması daha da bir anlam kazandırıyor..

Aynı zamanda birçok bilgide satır aralarına iliştirilmiş bu kitabın Zerdüştlüğe yer verilmiş misal.Bu tarz kitapları okumayı daha bir seviyorum.Bitirdiğinde öğrendiğin birçok şey seninle kalıyor..

Birde o kadar fazla şehirde geçiyor ki-Batum-Tiflis-Trabzon-Tebriz-İstanbul- bazen neresi neredeydi diye kafası karışıyor insanın...
Neticede öyle iki ırmağın birleşip akması kolay olmuyor yani..



Altı çizilenlerden:

"Milleti bilirdi Osmanlı ama milliyetçiliği bilmezdi.Farklı milletler bir arada fakat birbirine dönüşmeden yaşardı onda.Benzeyecekleri değilse de bütünleşecekleri tek şey Osmanlı kimliğiydi.
Kendileri olarak,dillerini,dinlerini ve kültürlerini muhafaza ederek Osmanlı olmuşlardı.Ama Osmanlılık söz konusu olduğunda bu farklılıkların bir anlamı kalmazdı. Bu devlet,Rum ile Ermeni arasında bir fark gözetmez,onları Türk'ten ayırmayı da aklına getirmezdi.O zamanlar,Osmanlı olmak,Rum olmaktan önce gelirdi ve Rum olmak Arnavut olmaktan, o da Türk olmaktan farklı değildi." -sayfa 72

"İşte bu dünyadaki herşey o kadar gölge.Perdenin bu tarafında hepimiz birer gölgeyiz aslında.Oyun bittiğinde birer püf! Mum söner.Oyun biter.Bütün suretler de Karagözcünün kutusunda bir araya konur,kaldırılı.Geriye ne suret kalır ne perde.
..Herşeyin gölge olduğunu bir kere fark edince,artık can acısa da bir acımasa da bir.O zaman bitmez zannettiğin her türlü çilede biter.Hem öyle bir biter ki artık bitse de fark etmez bitmese de fark etmez."
-sayfa 202 

"Ey sıkıntı Şiddetlen,nasılsa geçeceksin.
Bir sıkıntının geçeceğine duyulan güven ona dayanmanın tek çaresiydi." -sayfa 302

"Aşk değildi bu.Aşk olsa hesap yapacak mecali kendinde bulamazdın.
Bu kadar hesap yapmaya ne gerek vardı?Hepi topu aşk işte.Gelir,yaşanır ve günü gelince biterdi."-sayfa 449

"Bir tarafımız hep kırık kalacak belki ama ihtimal bir kafiye tutturabiliriz.Bütün yorgunluklarımızı yekdiğerinde dinlendirebilir,birbirimize sığınabilir,iki ayrı ırmağın delicesinde değil bir ırmağın derininde akabiliriz.Yeniden diyebiliriz." -sayfa 508

11 Temmuz 2014 Cuma

Kupa Valesi-Andrew Gross



"Hesap günü geldiğinde,kimsenin ruhu duymayacak,
bugün gücü elinde tuttuğu sananların bile..."


Püsküllü ayraçları ile biz kitapseverlerin gönlünü fetheden Arkadya Yayınlarının bir başka kitabını okudum bu sefer.
Hem elimde uzun süredir beklediğinden hem de okuma şenliği kapsamın okumuş olduğumdan iyi oldu bu kitabı okumam.

Kitap yazarın kendi öz yeğeninin ölümünden esinlenip yazılmış ve bu gerçekle okununca daha bir anlam kazanıyor hikaye..

Cerrah amca manik depresif yeğeninin ölümü üzerine kardeşinin yanına destek olmaya gider ve bir anda ölümün gerçek nedenini araştırırken bulur kendini..

Birbiri ile bağlantılı ve soru işaretleri bırakmayan kurguya sahip bir kitaptı...

Akıcı,sürükleyici idi.Sonu çok şaşırtmasa da okurken sıkılmadım.
Polisiye severler için okunası bir kitap.

23 Haziran 2014 Pazartesi

Yaz Okuma Şenliği 2014


Daha önceki şenlikleri tamamlayamamış biri olarak bu sefer katılmasam mı diye aklımdan geçirmedim değil:)
Fakat Şenliğin ev sahibesi Pınar Hanım kuralları değiştirip, kategorileri de çeşitlendirince dayanamadım ve yine katılıyorum Yaz Okuma Şenliğine..

Bu sefer tüm kategorileri tamamlama gibi bir durum yok.
Belirlenmiş kategorilerden okuyup puan toplayacağız..
Tüm kategorileri okuyacak birçok arkadaşımız çıkacaktır ama sanırım ben onlardan olamam:)
Şimdiden kendilerini tebrik ediyorum;)

Şenlik kuralları Pınar Hanımın blogunda ayrıntılı anlatılıyor.Katılmak isteyenler için tık tık

*Şenlik 21 Haziran-21Eylül tarihleri arasında olacak.

**Bütün kategorileri buraya yazıyorum.Zamanla ve de kitapları belirledikçe güncelleyeceğim bu postu.

TOPLU FOTO:)
KİTAPLARIM
1. Kategori (10 puan): İsminde yaz mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların yazın geçtiği bir kitap. 
Gümüş Karası Deniz-Susan Fletcher-462syfa


2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
Nar Ağacı-Nazan Bekiroğlu 533sayfa
 (OKUNDU)

3. Kategori (10 puan): Bir şiir kitabı.

4. Kategori (10 puan): Adında bir sayı geçen bir kitap.
Ankaralı Dört Hanım-ClaudeFarrere-198sayfa
(OKUNDU)

5. Kategori (10 puan): Bir kişisel gelişim kitabı.
Herşey Seninle Başlar-Mümin Sekman-152sayfa

6. Kategori (10 puan): Nobel ödüllü bir yazardan bir kitap.

7. Kategori (10 puan): Fransız edebiyatından bir kitap.
Mutluluk-Guy de Maupassant-234sayfa


8. Kategori (10 puan): Bir savaş kitabı.
Şeytanın Atlıları-Bernard Cornwell-471sayfa


9. Kategori (10 puan): Yabancı bir yazardan bir öykü kitabı.
Fırtınanın Habercisi-Maksim Gorki-228sayfa


10. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.

Obsidiyen-Jennifer L.Armentrout-356sayfa


11. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.


12. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.

13. Kategori (10 puan): Aynı zamanda çevirmenlik de yapan bir yazar tarafından yazılmış bir kitap.

14. Kategori (10 puan): Kütüphaneden veya bir tanıdığınızdan ödünç aldığınız veya sahaftan aldığınız bir kitap.

İnce Memed 1-Yaşar Kemal-436sayfa(sahaftan)(OKUNDU)

15. Kategori (10 puan):Bir masal kitabı.

16. Kategori (10 puan): Herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap.


17. Kategori (10 puan): Bir biyografi/otobiyografi kitabı.

18. Kategori (10 puan): Bir tiyatro oyunu.

19. Kategori (10 puan): Halen yazmaya, üretmeye devam eden bir edebiyatçıdan (yazar, şair, araştırmacı...) bir kitap.
Kardeşimin Hikayesi-Zülfü Livaneli-324sayfa 
(OKUNDU)

20. Kategori (10 puan): Polisiye/gerilim/korku vb. türde bir kitap.
Masumiyetin İçin Savaş-Tess Gerritsen-362sayfa(OKUNDU)

21. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.

Sadece Seninim-Susan Andersen-294sayfa

22. Kategori (10 puan): İlk kitabı 2010 yılında veya daha sonrası yıllarda çıkmış bir yazardan bir kitap.

23. Kategori (10 puan): Mektuplardan veya anılardan oluşan bir kitap.


24. Kategori (10 puan): Daha önce okuyup da tekrar okurum dediğiniz bir kitap.

25. Kategori (10 puan): Yabancı dilde bir kitap.

26. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 15 puan, toplamda 45 puan): 3 kitaplık bir seri veya aynı seriden 3 kitap.

27. Kategori (Her bir kitap 10 puan, iki kitap da okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 50 puan): İsminde zıt anlamlı kelimeler olan iki kitap.
İlk Gün-Marc Levy-421sayfa  (
OKUNDU)
İlk Gece-Marc Levy-427sayfa (OKUNDU)

28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap.
 1.Thais-Anatole France-220sayfa

 2.
 3.

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
 1.Yabancı-kadın:Ölüm İlanı Yazarı -Ann Hood-270sayfa  (OKUNDU)
 2.Yabancı-erkek:Kupa Valesi-Andrew Gross-440sayfa(OKUNDU)

 3.Türk-kadın:Artık Ayrılsak Diyorum-Neslihan Acu-298sayfa (OKUNDU)
 4.Türk-erkek:İncir Kuşları-Sinan Akyüz-328sayfa (OKUNDU)

30. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 50 puan, toplamda 80 puan): 17., 18. ve 19. yüzyılda yazılmış birer kitap.




               HERKESE ŞİMDİDEN KEYİFLİ OKUMALAR;)

22 Haziran 2014 Pazar

Mini Tatil


Hiç bu kadar uzun ara vermemiştim bloguma..
Son zamanlarda okuldaki finaller..
Başlayan düğün mevsimi..
İşyerinde tutulan nöbetler,evde işler..
Öyle bitkin ve de gergindim ki..

Tüm bunların sonunda madem arkadaşımın düğünü için Balıkesire gidiyoruz
Tam da evlilik yıldönümümüze geliyor..Neden üç gün kısa bir tatil yapmayalım dedik..
Kendimize şirin bir apart otel tuttuk Ayvalık'ta.

3 gün bu mis gibi portakal  kabuğu reçelleri ile güne merhaba dedik,

























Cundada taş evlerin arasında gezdik,bol bol fotoğraf çektirdik,



























Akşamları dondurmalar,mısırlar:)
Ve tabi ki ayvalık tostu;)






























Cunda'da Bay Nihat Restauranta gittik.
En sevdiklerimden olan deniz börülcesi ve kabak çiçeği dolması yememezlik yapmadık..





















Sarımsaklı plajına gittik ve gittiğimiz yerlerin arasında en çok burayı beğendim ben..




Şemsiyeli sokağı bulmadan dönmedik:)


                                           VE DE ŞİMDİDEN TATİLİ,DENİZİ ÖZLEDİK...

                                           NASİPSE ARTIK AĞUSTOSTA BİR DAHA:)



9 Mayıs 2014 Cuma

Siyah Sardunyalar-Nilgün Şimşek



Siyah Sardunyalar,Tüyap Fuarında bizzat yazarı ile tanışıp imzalı olarak aldığım bir kitap.Açıkçası planlı gitmemiştim fuara .Sadece aklımda olan Yitik Ülke yayınlarının standına uğramaktı.Çünkü sosyal  medya hesaplarından takip ettiğim kadarıyla gayet sıcak,dinamik bir ekipler.Özellikle standa gittiğimde bu kitabı önermişlerdi bana bende hiç düşünmeden almıştım yazarının güzel notuyla.

Şimdi diyorum ki iyi ki almışım.Çünkü çok güzel sıcak,içten,bol duygu yüklü bir hikayeydi..Kimi zaman sıcacık yapsa da içimi çoğu yerde hüzünlendirdi ve hep bir elimde kalem,satırların altını çizdirdi..

Geçmiş,anılar,aşk,nefret,aile bağları,umut,80lerdeki siyasi durum gibi  birçok konuya ve duyguya yer vermiş yazarımız. Geçmişle yüzleşme bolca var bu kitapta.

Anıları geride bırakabiliyor muyuz?Yoksa hala bizlerle mi?
Hayatımızda parantezlerin içine hapsettiğimiz neler var..

Kitapta gözüme takılan en önemli şey diyalog olmaması ve  bolca masal içermesi.
Bu da okumayı bence daha keyifli hale getirmiş.Ayrıca öyle güzel cümleler var ki alıp  insanı götürüyor uzaklara,düşündürüyor..

ve sadece aktarabildğim bir kısmı;


"Eskiyi hiç sevmez bazı insanlar.Birlikte yaşadıkları eşyanın eskimişliği kendi eskimişliklerinin aynasıdır.Durduramadığı zamanın öcünü eşyadan kolayca alır,dünyasını doldurduğu her yeniyle bir başka tarihin,bir  başka öykünün kapısını araladığını sanar." -syf47

"Bütün hikayeler artık birileri onları anmaktan vazgeçene ve son tanık ölene dek yaşar." -syf49

"İnsanlar ancak hikayelerinin güzel paragraflarıyla yaşamak isterler.Gönülleri geri kalanı en  yakın adreste  terketmeye meyillidir." -syf56

"Toprağa bağlanmayı sever insanlar. Tarlalara,mahallelere,şehirlere,ülkelere... Tutkularını toprakla harmanlarlar.Her biri birbirinden farklı sebeplerle umutlarını toprağın bereketiyle yeşertirler.Kimi varlığını toprağa aidiyetiyle tanımlar,karnını doyuranı kendinden yeğ tutar.Kök salmaktır toprak,nefes almak büyümektir.Bir yandan sever,bir yandan bozar,yakar,yıkar,bir yandan kanar,kanatır.Kim bilir,belki de önünde sonunda  yekvücut olacağı toprağı gün geldiğinde yadırgamamak içindir bu sevgi dolu  savaş."-syf114

"Konu komşu cephelere ayrılmasın.Şapkalı kasketli birbirinden kopmasın." -syf120

"Düşünüyorum ve babamla ilgili hatırladığım her şeyin ne kadar silik,ne kadar gölgeli olduğunu fark ediyorum  hayretle.Hayatlarını etraflarındakileri kanırtarak,kanatarak yaşayanların açtıkları izleri  ölüm bile silemezken, sevginin aczini ve zavallılığını idrak ediyorum bir kez daha.Sevgi de sevgili de ölünce hiç yaşamamış gibi oluyor.Yokluğun leş  kokusu bütün güzel kokuları bastırıyor." -syf132

"Belki de üzerinden yıllar yıllar geçince anılarımızı gerçekten olduğu gibi değil,istediğimiz gibi hatırlıyoruzdur."-syf171

"Detayların doğruluğu konusunda şu anda bazı şeylerden şüpheye düşmüş gibi görünsem de,neler hissettiğimi hiç unutmadım.Hatta unutmamak için seninle,senden öncesi ve sonrası ile ilgili  her şeyi yerleştirip ezber yaptığım bir ömür geçirdim." -syf172

"Evlilik avucunda arı kovanı tutmaya benzer oğlum.Çok sıkarsan seni sokar,açarsan uçar,gider.Her halikarda seni acıtır."-syf176

"Yaşamak,zaman denen boşluğu onunla bununla doldurmak değildir.İçimizdeki dışımızdaki bütün detayların farkına varmaktır." -syf199

"Hoşça kal.Ne yaman bir kelime!Ne alaycı şu insanoğlu! Cebine yarınlara  dair bütün umutları,yaşanan güzellikleri,aşkı tarif eden sarf edilmiş bütün  güzel kelimeleri doldurup giderken,esas terk terk edilenin kendin olduğunu bilmezken ve geride kalana bıraktığın koca bir  hiç iken,ona kalan zamanda hoşluk dilemek.Gerçekten çok insafsızlar." -syf218

"Bazı sorular insanın önüne hayatta bir kez gelir ve onlara mutlaka ama mutlaka doğru cevap vermek gerekir.Aksi takdirde yalan cehennemi ensende ömür boyu boza pişirir.Sırtındaki kambur her adımda büyür,ağırlaşır.Bu aslında kimsenin kaçırmak istemeyeceği bir trendir ama korkular doğruya her zaman galip gelir.." -syf301





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...