30 Nisan 2012 Pazartesi

Kitaplaşalım Mı?Etkinliği Kitaplarım Geldiiiiiiiiiii:)

1.sini sevgili Diloşun kayfesinin ev sahipliğini yaptığı kitaplaşalım mı etkinliğinin 2.ayağını sevgili Maya gerçekleştirmişti.. Bana da bu 2. etkinlikte yangelyatuniversitesi blogunun çok sevgili sahibi çıktı..
Açıkcası etkinlik bittikten sonra Mayanın blogunu aşındırdım resmen kiminle eşleştim diye. ve eşleştiğim arkadaşımı görünce mail atmaya yeltendim ki.arkadaşım benden önce davranmış.
ilk başta en azından duyarlı birine çıktığım için çokkkk sevindim...mailleşip heyecanlarımızı paylaştıktan sonra facedede konuşup arkadaş olduk:)
.
işin en güzel kısmı hediyelerimizin aynı günde elimizde olması...ben kargomun geldiğini haber vermek için internetin başına geçince birde baktım ki o benden önce davranıp facebooka resimlerini koymuş.
hediyelerini beğenmesine çok  sevindim:)
bende ayracıma..hiç bir kitabını okuma fırsatı bulamadığım Orhan Pamukun Masumiyet Müzesi adlı kitabına ve diğer Oyun isimli kitabıma ama en önemlisiii yazdığı nota bayıldım.
çokkkk teşekkür ederim elifcim.bir başka etkinlikte yine karşılaşırız umarım.










28 Nisan 2012 Cumartesi

Semt Pazarı

Uzun zamandır gitmemiştim semtimizin pazarına.
Daha doğrusu gidememiştim. İşten çıkıp yorgun argın pazara gitmiyordum.
Ta ki bu haftaya kadar..
Artık havalar ısındı,  havada erken kararmadığı için iş çıkışı pazara gittim perşembe günü ve de bugün . İyi ki de gitmişim.Eski bir dostu bulmuş gibi sevindim ben.
Özlemişim bilindik tezgahlarımı.


Pazar kütürü diye birşey vardır. Genelde aynı tezgahlardan alışveriş yapılır. Patlıcan,kabak gibi sebzeler bir tezgahtan,yeşillikler başka,meyveler başka tezgahlardan alınır. Artık aşina olunan satıcılarla her hafta hal hatır sorulur.Şöyle ki nerdeyse bir buçuk yıl gidemediğim pazarda tanınmış, halim hatrım sorulmuştur.
Eğer pazarda uzun gezilecekse poşetler rica ile alındıkları tezgahlarda bırakılır dönüşte geri almak üzere...
Bazen küçük pazarlıklar bile yapılır..


Ve dönüyoruz günümüz hipermarketlerine..
Evet hergün,her mevsimde istediklerimize ulaşıyoruz.
Her istediğimizi anında buluyoruz ama o sıcaklık yok gibi.
Birşeyler eksik..
Bağrışan,birbiriyle atışan satıcılar mesela:)
Birde dikkat edersek pazardan alınan meyve-sebzeler daha taze. Rengi,tadı daha yerinde.


Neyse her ikisi de lazım diyerek konuyu bağlıyor pazara da daha sık uğramaya karar veriyorum.
Umarım pazar kültürümüz tamamen yok olmaz.
Ben sevenlerdenim anlaşıldığı üzere:)
Bir arada bakkal amcalarla ilgili bir post yapmak gerek şimdi o da aklıma düştü:)


ve pazar deyince aklıma düştü Barış Manço muzdan "domates,biber,patlıcan"


Bernardo-2

çeyiz hazırlığı yapan ya da mutfağımı yenilemek istiyorum diyen arkadaşlar bernardo'da bugün itibariyle %50 indirim başlamış.bilginize!

benim gibi çeyizinde birçok parçayı tamamlamış birisinin bile hala gözü böyle kampanyalarda:)

bu da face adresi;


mutlu haftasonları...

tam da böyle olmak istediğim bir gün aslında bugün:)

ama yapılacak bir sürü şey varken miskinlik yapamayacağım sanırım.

yapacak olanlara özendiğim, mutlu haftasonları herkese:)

25 Nisan 2012 Çarşamba

Kuşatma 1453-Okay Tiryakioğlu



Tarih kitaplarına son sürat devam...
Malum "Edebiyatla Harmanlanmış Tarih" temalı yarışmaya girmeme 9 gün kaldı.
ve benim okunacak 2 kitabım var ..
Umarım 5 mayısa kadar yetişir de kitapları yetiştiremeden sınava girmiş olmam..
Neyse kitaba dönersek...
Bir arkadaşım sordu neden fetih değilde kuşatma ismi?
Bu yarışmanın benim hayatıma kattığı en önemli şeylerden biri iyi bildiğimi düşündüğüm tarih konularını aslında çokta yeterli bilmediğimi görmek oldu...Elbette biliyoruz ama yeterli değil..
İstanbul uzun süre kuşatma altında kalmış ve gayet çetin bir mücadele sonucu fethedilmiş.Yaklaşık 2 ay kadar sürmüş kuşatma.Fatih  Sultan Mehmetin kararlı duruşu,hocası Akşemsettine olan güveni,diyolagları güzeldi.  Ve dikkatimi çeken diğer noktalardan biride Bizans Kralının son ana kadar savaşması ve asla şehrini kolay kolay bırakmaması. bu davranışını takdir ettim ben doğrusu.Kitaba göre Fatihte takdir etmekte.
Okuması kolay ve akıcı bir kitaptı.İstanbulun Fethi ve kuşatmasını merak edenlere tavsiye edilebilir.

19 Nisan 2012 Perşembe

Yemen Ah Yemen!- Mehmet Niyazi


KİTABIN ARKA KAPAĞI:(çok etkilendim ben)
Bir zamanlar endişeyle, elemle andığımız Yemen sayısız gencimize mezar oldu. Yıllarca “Gece bir ses geldi derinden derinden / Beni mi çağırdı Yemen çöllerinden” diyen yaşmaklı kızlarımızın yürekleri orada çarpardı. Cihan biliyor ki hiçbir milletin evlatları onların şartlarında, onlar gibi savaşmadı; destanların en dokunaklısını arkalarında bırakmadı. Ne hazindir ki şimdi o ıssız vadilerde, engin çöllerde ne mezar taşları, ne de ziyaretçileri var…
Ansiklopediler “Yemen’de ölen Türklerin sayısını tarih bilmiyor, öğrenmekten de korkuyor” derlerken nesillerle süren dramımızı anlatıyorlar; fakat hiçbir dram unutmak ve unutulmak kadar dramatik değildir.



Kitabı bitiripte kapağını kapatınca gerçekten diyorsunuz: Ah Yemen!
Tarihi severim,bilgili olduğumu da düşünürdüm. Fakat bu kitabı bitirdiğimde aklıma ilk gelen şuydu: Yemen hakkında aslında hiçbir şey bilmiyormuşum...
öyle çok şehit vermişiz ki Yemen cephesinde,hemde yenilmeden...
Gözlerim dolu dolu okudum çoğu yerini. Şu postumda bahsettiğim yarışma kitaplarından biriydi bu kitap. Açıkçası yarışma yüzünden okuyacağım için önyargılı başladım ama bitirdiğimde dedim ki iyi ki bu kitap bir şekilde elime geçti ve bende oralarda gazi,şehit olan askerlerimizi geçte olsa bildim, tanımış kadar oldum. Çoğu yerinde şehitlerimize Fatiha lar okudum.ne çetin,ne zorlu bir çöl mücadelesi vermişiz ve bu bizlerin tarafından ne kadar az biliniyor...

kitabı mutlaka tavsiye ediyorum. bizler geçmişimizi bilmiyoruz,bildiğimizi sanıyoruz. Her yıl Çanakkale ye dedelerinin mezarlığını ziyarete gelen Anzaklar kadar Atalarımıza sahip çıkıyor  muyuz? bizler kalkıp başka ülkelerdeki mezarları ziyarete gider miyiz?düşündürdü epey beni ve utandırdı...
herneyse şimidilik bu kadar bundan sonra okuyacağım kitap "Vatanın Kilidi Çanakkale". Birazını o kitaba saklayayım:)

18 Nisan 2012 Çarşamba

Yazık!





bu sabah işe gelirken radyoda duydum ve artık pes dedim..
ben doktor değilim,ama bende bir sağlıkçıyım...
gerçi böyle bir durumu kınamak için herhangi birşey olmaya gerek yok,insan olmak yeter!


bu nasıl bir vahşettir ki  bunca yıl tahsil görmüş,insanlığa faydalı bir hizmet için okumuş uzman olmuş bir doktora kıyılıyor.üstelik bu doktorumuzun henüz 4aylık bir bebeği var ve suçu 80 yaşındaki akciğer kanseri hastasının ameliyatında bulunmuş olmak ve hastayı kaybetmeleri....


bu vahşiliği yapan gencimiz daha 17 yaşında,bilinmez tabi kendisi mi yaptı yaptırtıldı mı? durum her ne şekilse ikisi de çok sarsıcı..


biz nasıl bu hale geldik? bir tarafta dövülen ambulans görevlileri, tartaklanan doktorlar, tehdit edilen,öldürülen sağlıkçılar...


evet herkes işini yapıyor,her iş kendine göre zor, karşılığında parasını alıyor ama sağlıkçı olmanın vicdani de bir durumu söz konusu bence. çünkü 24 saat nöbet tutarsın.herkes uyur der nöbette ama yeri gelir hiç gözünü kırpmazsın yinede bir karşılık beklemezsin.evet her meslekte kötüler vardır ama hiç kimse hastasının ölmesini istemez,böyle birşey dilemez.


sabaha kadar tek başıma nöbete tutarken tehditte,hakarette görüyorum..buna dayanarak kötü mü davranmalıyım diğer hastalara.ASLA! bu iş kutsal bir iş ve elimizden geleni yapmaya devam. Fakat karşılığıda ne görüyoruz? senin maaşını ben ödüyorumdan tutunda ağza alınmayacak bir sürü laf var.ne zaman bu kadar saygısızlaştık toplumca bilemedim ben.bilen varsa bana da anlatsın..


daha yeni babasını kaybetmiş birisi olarak babamın doktorlarına nasıl saygılı davrandığımızı hatırlıyorum da şaşıyorum farklı davranan insanlara.bizlerde hasta oluyoruz,hasta yakını oluyoruz bütün haklarımızı da gayet iyi biliyoruz ama bunları saptırmıyoruz. hasta hakkı adı altında hakaret etmiyoruz,tartaklamıyoruz.bizlere doktora,öğretmene,polise saygılı olmamız öğretildi,gösterildi.


Ölen doktorumuza da Allah'tan rahmet diliyor bir daha böyle bir durum duymamak için temennilerde bulunuyorum..


NOT: daldan dala yazmışım farkettim ama içimi dökesim varmış!

16 Nisan 2012 Pazartesi

Kitapsız olmaz!

Facebook'ta gezerken rastladım bu karikatüre.ben çok beğendim birde siz bakın istedim.


2011 Kitap Konulu Karikatür Yarışmasında Jüri Seçkin Ödülünü Almaya hak kazanan Valentin Druzhinin ( İran ) Karikatürü demişler tanıtırken umarım doğrudur.

Teknolojinin bizi ne kadar esir alıp kitaplardan uzaklaştırdığının güzel bir anlatımı olmuş..
Oysa kitaplardan aldığım hazzı hiçbir aktiviteden almıyorum ben.
Çok özür dilerim ama kitapsız yaşamı da çok yavan buluyorum.
Oysa her kitap iyi-kötü farklı bir dünyaya açılan kapı bence.

ve her kitap iyi-kötü birşey katar insana...
her karakter hayallerinde ete kemiğe bürünür..
mekanlar yaratırsın kafanda..
gözlerin dolar bazen,bazende gülersin etraftakilerin anlamsız bakışları altında:)
bazı kitaplar bitince hatta hüzünlenirim ben.O karakterlere çok alışmışımdır çünkü.

bide benim kitaplarla ilgili takıntılarım var...
-okuduğum her kitap benim olmalı.
eskiden ödünçte okurdum ama artık okuyamıyorum.
-okumadığım kitapların yorumlarını dinlemem elbet birgün okurum diye..
-kitabımı ilk ben okumalıyım.sonra herkese verebilirim ödünç ama ilk benim olmalı..
sonra..
-her kitabın ruhunu yansıtan ayraç farklıdır,her kitaba her ayraç gitmez:)
-bide en çok üzüldüğüm noktalardan biride bir sürü kitap var ve ömrüm boyunca bunların ne kadar azına ulaşıp okuyabileceğim kimbilir:(

Neyse;
Herkes aynı tadı almak zorunda değil muhakkak ama en azından her ay bir kitap bile olsa okumak zor olmasa gerek.

ay ne çok şey yazdım ben ya..


Bol OKUMALI günler diliyorum herkese
birde benim gibi böyle takıntıları olanlar var mı merak ediyorum doğrusu.Cevaplarınızı bekliyorum;)
sevgiler..


15 Nisan 2012 Pazar

Şah&Sultan-İskender Pala

2012 yeni yazarları keşfetme yılı olarak devam etmekte benim için..
Ayşe Kulin'den sonra şimdide İskender Pala..
Yazarın son kitabı Şah&Sultan; Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim'in iktidar mücadelesini,Osmanlı-Safevi Devleti ilişkilerini,Alevi-Sünni çatışmalarını ve bunların ekseninde Çaldıran Savaşı'nı iki tarafın ağzından anlatmaya çalışıyor. ve tabi ki aşk,tutku,bir kadın,iki adam...


Kitabın başlarında farklı kişilerin anlattıkları ne zaman kesişecek diye bekledim ve kesişme noktasından sonra ise soluksuz bitirdim kitabı...


Yavuz Sultan Selim'in sadece 8 yıl tahtta kalmasına rağmen ülke sınırlarını 2,5 katına çıkarmış olduğunu bu kitapla öğrendim.Ayrıca iki hükümdarın müslüman olmalarına rağmen  hiç bir zaman Hristiyanlarla savaşmayıp sadece birbirleriyle çatışmalarına da sürekli vurgu yapılmış.


Kitap hakkında birçok birçok karşıt görüşte var ama nihayetinde bunun bir roman olduğunu unutmamak gerek diye düşünüyorum.


ve Çaldıran Savaşı ile ilgili bir karikatürle bitiriyorum;




13 Nisan 2012 Cuma

çekilişim sonuçlandı..

140 yorumdan tekrarları vs. ayırınca 134 kişi kalmıştı.bununda 12 si ne face ne de blogda paylaşmıştı.bunlarıda eledim.122 kişi kaldı.
aslında ben sadece blog paylaşımı istiyordum ama bu ilk çekilişimin hatırına facebook/twitterda paylaşanlarıda dahil ettim.birde fotoğraf makinem bozulduğu için ancak bu şekilde koyalabildim resimleri
ve sonuç;
ÇEKİLİŞİ RANDOM ORG İLE YAPTIM AMA BURAYA NSL FOTO KOYUCAM BİLEMEDİĞİM İÇİN ÜZÜLEEK KOYAMADIM:( 84.ARKADAŞIMIZ ÇIKTI.
KİTAP CUMHURİYETİM







Bende katıldım.Zaten izleyicim:).Bloğumda duyurdum çekilişi.Diğer bilgileri özel olarak veririm sana kazanırsam.Mail adresimi alelen yazmak istemiyorumda mazur görün.Buyrun buda link:
http://kitapcumhuriyetim.blogspot.com/2012/03/cekilisler.html


bir kitapsevere çıkmasına ayrıca çok sevindim.en  yakın zamanda mailime adresini yollarsanda hediyelerini kargoya verebilirim...
sevgiler



12 Nisan 2012 Perşembe

kitaplaşalım mı etkinliği-2

kitaplaşalım mı? etkinliğinin 2. ayağı sevgili Mayanın blogunda başladı...daha ilk etkinlikten gelen kitapları okuyamamış olsam da,sırada okunacak bir sürü kitabım olsa da bir yerde kitapla ilgili birşey varsa bende olmalıyım diyerek katılıyorum.herkes davetli:)
burdan buyrun tık tık


SON KATILIM:20 NİSAN

9 Nisan 2012 Pazartesi

mim-7

yine sevgili pontiden bir mim gelmiş bana:)
hemen cevaplara geçelim..


1.yemek olsam ne yemeği olurdum?
 karnıyarık olsam ne hoş olurdu.patlıcanı çok seviyorum ben ya:)
2.müzik aleti olsam ne olurdum?
bateri olurdum...çeşit çeşit parçası var tam benlik:)


3.araba olsam ne olurdum?
arabalardan çok anlamıyorum ama kırmızı vosvos olmak isterdim
4.aylardan hangisi olurdum...
ben hep baharları severim...sonbahar-ilkbahar farketmez.ikisinden birinin ayı kabulümdür:D


5.ayakkabı olsam hangisi olurdum?
tabi ki converseee!! rahatlık,cıvıl cıvıl...oh daha ne isterim bi ayakkabıdan...
6.kıyafet olsam hangisi olurdum
kot kaprileri çok seviyorum ben.o olabilirim..


7.renk olsam ne olurdum?
tabi ki ilk rengim MAVİ..çok şaşırtıcı dimi:) sonra mor ve kırmızı.


8.hayvan olsam hangisi olurdum?
su kaplumbağası olabilir.çok şirinler..


9.şu an okuduğun kitabın 137.sayfasında ne yazıyor..
İskender Paladan Şah&Sultanı okuyorum.ama 137.sayfada burda yazabilceğim tarzda hoş bişi yok:(




bu mimi ezginin günlüğü ve hertelden e yolluyorum yolluyorum;)


ve bi fotoyla noktalıyorum.!
iyi geceler herkese...

The Hunger Games(Açlık Oyunları)


nihayet iyi kötü bitmiş oldu açıköğretim vizeleri..nasıl geçti derseniz inanın hiçbi fikrim yok.çok bilgi olmayınca fikride olmuyo insanın:)

neyse sınavdan çıkınca çıktığı ilk günden beri izlemek istediğimiz ama aksiliklerden gidemediğimiz film olan  The Hunger Games'e(Açlık Oyunları) gittik..


öncelikle filmi çok beğendim ben.kitabını da okumuş birisi olarak filmle kitap arasında uyuşmayan pek bir yer göremedim. ilk etapta yadırgadım filmi çünkü ben daha doğaüstü hayaller kurmuşum sıradan bir ormanda geçince şaşırdım ama çabuk adapte oldum.kitabını okuduğun filmde beklentili oluyorsun okurken kurduğun hayaller olduğu için..gözüm alışınca çok beğenerek izledim.


filmin konusu da kısaca;
Suzanne Collins in bilimkurgu üçlemesinin ilk kitabı olan açlık oyunlarının film uyarlamasıdır. Başkent Capitolün etrafında 12 mıntıka vardır. Her yıl bu mıntıkalardan yaşları 12-18 arasında bir kız ve bir erkek Açlık Oyunlarına gönderilir. Oyunlarda zor şartlar ve önemlisi ölüm vardır.24 kişiden tek birinin sağ kalacağı bu oyunlardan galip gelen mıntıkaya ödüller vardır. bu oyunları konu alıyor.ölüm kalım savaşı var yani..ve duygusal sahneler..sonunu bilsem dahi etkilendim ben filmden...
çokta bahsetmek istemiyorum aslında tadı kaçmasın:)

Üçlemenin 2.kitabı olan Ateşi Yakalamak'ın filmini de bekliyorum sabırsızlıkla..

8 Nisan 2012 Pazar

GKSE-Genç Kız Sığınma Evi Derneği

sevgili ponticimin sayfasından haberdar olduğum toplulumuz için önemli olduğunu düşündüğüm bir derneği paylaşmak istiyorum sizlerle..


derneğin amacını direk sitesinden koyuyorum;

"Yetiştirme yurdunda kalma süresi biten, ailesi tarafından şiddete ve cinsel istismara maruz bırakılan, töreler nedeniyle tehdit altında yaşayan ve zor durumda kalan 18-25 yaş arasındaki genç kızları sahiplenme, barındırma, eğitimine devam edenlerin eğitimlerini tamamlamasını sağlama, meslek edindirme ve toplumda birey olarak yaşamlarını kurabilmeleri için gerekli alt yapıyı oluşturmaktır.
Genç Kız Sığınma Evi'nde ikamet imkanının yanı sıra; psikolojik destek, sağlık tetkikleri ve mesleki eğitimler de sunulmaktadır. Hukuksal sorunlarda uzman desteği sağlanmaktadır. Sığınma evinde kalma süresi üç aydır. Ancak genç kızlara iş bulmaları, eğtimlerini tamamlamaları ve hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri için destek ve takip sürdürülmektedir.
Projeye 18 yaş altındaki, genç kızlar dahil edilmemektedir. Bunun nedeni yasaların izin vermemesi ve 18 yaş altındakilerin Yetiştirme Yurdu'na gönderilmelerinin zorunlu olmasıdır."

ve yapılanlar;
"İstanbul'da, Kadıköy ilçe sınırları içinde Güneş adını verdiğimiz sığınma evi açılmıştır. Güneş'in adresi gizli tutulmaktadır
İstanbul'da Avcılar ve Taksim ile diğer şehirlerde de Güneş'lerin açılma çalışmalarına başlanmıştır.
Güneş'te kalma süresi üç ay olarak belirlenmiştir. Güneş'te kalabilmek için herhangi bir ücret talep edilmemektedir."

yapabileceklerimiz;
(alıntı)
- Derneğimizin üyesi olmak. ( Derneimize üye olarak, çalışmalarımızda, etkinliklerimizde görev almak.)
- Ayni Yardımlarda bulunmak.
 ( Güneş evlerimizde barınmakta olan genç kızlarımızın ihtiyaçlarını giderecek mutfak vb. gibi yardımlarda bulunmak.)
- Eğitim bursu. 
( Bir genç kızımızın tüm eğitim masraflarını karşılamak. )
- Link desteği. 
( Internet sitesi üzerinden sitemizin linkini, bannerini yayınlayarak destek vermek.)

ve siteye göz atmak isteyenler içinde buyrun;
                                       http://www.genckizsiginmaevi.org/

hiçbirşey elimizden gelmiyorsa paylaşıp elinden birşey gelenlere ulaştırabiliriz...

7 Nisan 2012 Cumartesi

weblog sözlük

ne zamandır tanıtımını yapmak isteyipte fırsat bulamamıştım bir türlü.
biçok arkadaş blogunda paylaştı bende biraz geç kaldım ama:)
artık biz bloggerlarında bir sözlüğü var..!
daha önce bir sözlükte yazmıştım zevklide geliyordu ama sonradan bıraktım yazmayı..artık yeni adres bu;
                                               
                                     http://weblog.sozlukspot.com/


çoğunluğunu blog yazarlarınnı oluşturduğu sözlüğe bi bakın derim.yanılmıyorsam hala 1.nesil yazar alımı yapmakta;)
sevgiler..



6 Nisan 2012 Cuma

sınavda başarılar;)

aranızda mutlaka vardır açıköğretim sınavına girecek olanlar,
cumartesi ve pazar günü için herkese başarılar diliyorum şimdiden.
ben pek çalışmadım ama çıkmış sorulara bakıyorum daha önceden yaptığım gibi...işe de yarıyor..
böyle böyle 4.sınıfa geldik.inşallah bu yıl mezun olurum diyorum..olamasakta eğer canımız sağolsun:)


     
                                                      hadi kalın sağlıcakla;)

3 Nisan 2012 Salı

Kelebek Gibi'ye teşekkürler..

sevgili kelebek gibi nin sahibesi reklam panosunda bana yer vermiş şu sıralar. sağolsun,varolsun...
kelebek gibinin tesadüf eseri blogunu görmüştüm uzun zaman önce ve hemen takibe almıştım kendisini... daha sonra yeni bloggerları yayınladığı reklam panosu için bi mail atmıştım ama sıra bana gelmez sanmıştım..
ama öyle olmadı ve şu anda panodayım:)
burdan bi kez daha kendisine ve panosuna teşekkürlerimi sunuyorum.


kelebek gibinin güzel blogu için burdan buyrun.

1 Nisan 2012 Pazar

Sultan Abdülhamit-Zeynel Toprak

Normalde hiç sevmem okuduğum kitabı yarıda bırakmayı ama bu sefer durum başkaydı:)Aşkın Gözyaşlarının 3.sünü okuyordum fakat ara verdim şimdilik çünkü Zeytinburnu Belediyesinin yapmış olduğu Kitap Okuma Yarışması'na katılmaya karar verdim.kazanmak zor gerçekten,geçen yıl ki sorulara baktım da çok ayrıntı sormuşlar..ama ben kitapları okuyayım da yarışma olursa ne ala olmazsa da zaten kitap okumak en keyifle yaptığım şey mantığındayım. 
yarışmayla ilgili ayrıntılar içinse  tıklayın.

yarışmanın bu yıl ki konusu "Edebiyatla Harmanlanmış tarih"
ve yarışmada okunacak kitapların listesi;

1) Vatanın Kilidi Çanakkale - Sara Gürbüz Özeren - Damla Yayınları
2) Yemen Ah Yemen! - Mehmed Niyazi - Ötüken Yayınları
3) Osmanlı Sarayında Hayat - İlber Ortaylı - Yitik Hazine Yayınları
4) Sultan Abdülhamit - Zeynel Toprak - Muştu Yayınları
5) Şah&Sultan - İskender Pala - Kapı Yayınları
6) Kuşatma 1453 - Okay Tiryakioğlu - Timaş Yayınları
7) Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan - Yavuz Bahadıroğlu - Paradoks Yayınları 

bende Sultan Abdülhamit'ten okumaya başladım.içlerinde en ince olan ve sürükleyici bir kitap. bilmediğim bir sürü şey öğrendim.
kesinlikle tavsiye ederim.tadı damağımda kaldı diyebilirim kitap için.daha uzun olsaydı keşke...
ve kitabın arka kapağından;

"Mabeyinci, Padişah'ın kapısını usulca tıklattı. Ve beklemeye başladı. Ne kadar uykusuz olursa olsun Sultan Abdülhamid en küçük tıkırtılara uyanırdı. Ama bu kez uyanmamıştı. Kapıyı bir kere daha tıklattı. En ufak bir ses yoktu. Haznedar bir taraftan mabeyinci bir taraftan korkmaya başladılar. Acaba Padişah'a bir şey mi olmuştu? Neden uyanmıyordu? Bir süre sonra kapı açıldı. Padişah eli yüzü ıslak bir şekilde kapıda göründü. "Kusura bakmayın." dedi. "Bu saatte uyandırılınca mutlaka önemli bir şey vardır, diye düşündüm." Milletin işini abdestsiz karşılamak istemedim. Abdest alırken de sizi bekletmişoldum." Mabeyinci elindeki dosyayı imzalatıp selâmlıktan ayrıldı. Fakat haznedar gibi onun da kafası hâlâ Padişah'ın söylediklerindeydi. "


bana da yarışmada bol şans:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...