31 Aralık 2015 Perşembe
2015 biter,2016ya başlarken...
Küçük Prens-Antoine de Saint-Exupery
29 Aralık 2015 Salı
Tespih Ağacının Gölgesinde-Harper Lee
Not:iki kitabın yayınlamasının arasında 55yıl olması bana belki de birincisini çok beğenmiş olan birçok kişinin şu anda hayatta olmayışını düşündürdü nedense..birilerini kaybediyoruz ama hayat devam ediyor:(
19 Aralık 2015 Cumartesi
The Truman Show
12 Aralık 2015 Cumartesi
Bülbülü Öldürmek-Harper Lee
9 Aralık 2015 Çarşamba
Alaycı Kuş-2
3 Aralık 2015 Perşembe
Hayvan Çiftliği-George Orwell
Onların üzerinden üzerinden siyasi eleştiri olarak 1945 te yazılmış.
Dünya Ağrısı-Ayfer Tunç
"..unutmak diye bir şey yok,unuttuğunu sanmak var,çocukluk mazeret olamıyor."
"Dünyada dünya ağrısını dindirecek bir yer var mı?Yok.Dünyanın kendisi ağrı."
"Günahı işlemiş olmak bağışlanabilir ama insanın işlerken hissettiği aşağılık duygular ne olacak?"
"Hayat kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir."
2 Aralık 2015 Çarşamba
Uzun zaman sonra havadisler...
Ne kadar uzun zaman olmuş birşeyler karalamayalı bloguma...
Kitaplarımın altı çizili satırlarını burada derli toplu görmeyi de özellikle çok seviyorum...
Açıp, tekrar tekrar okuyorum..
Yıllardır hem çalışıp hem okuduğum için hiç evimde uzun süreli kalma fırsatım olmadı
Bu bana iyi gelecek sanırım.
-ve tabi ki bebeğimin hazırlıklarını tamamlamak.
Çevremdeki herkes bu günleri iyi değerlendirmemi söylüyor..
Fırsat bu fırsat yani:)
Ağırlaşmak ya da bazı şeylerden mahrum kalmak hiç önemli değil
Yeter ki sağlıkla gelsin oğlumuz.
Tek duam bu şimdilik..
Ayrıca Allah dileyen herkese hayırlı zamanlarda nasip etsin inşallah.
NOT:31w2d
19 Mayıs 2015 Salı
Aylak Adam-Yusuf Atılgan
Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi yasaktır.Bütün yasaklar gibi bunun da bir kaçamak yolu yok mu?Simidi kır,cebine sok.Tek elinle bir lokma koparıp ,kimseye sezdirmeden ağzına at.Ama,ben dişlerim sağlamken ısıracağım.
-Ben başkayım.
-Ben de başkayım.
-Doğru,hep başkayız.Ayak bastığımız her yer dünyanın merkezi oluyor.Her şey bizim çevremizde dönüyor.
Kiremitlerden biri çatlak olmasa dam akmaz.
Kadınların neden evlendiklerini şimdi anlıyorum:Yalnız kalabilmek için."

Kim bilir,iç sıkıntısı olmasa,belki insanlar işe gitmeyi unuturlardı..Yaşamanın amacı alışkanlıktı,rahatlıktı.Çoğuluk çabadan,yenilikten korkuyordu.Ne kolaydı onlara uymak!
Dilencinin niye beş gün gelip iki gün gelmediğini,niye hep bu vakit burada olduğunu artık biliyordu.İnsanların işten dönerken ucuza huzur satın aldıklarını biliyordu.Cumartesileri,pazarları gelmiyordu.
Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu.Sevmek!Kelimelere herkes kendine göre bir anlam,bir değer veriyor galiba.Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
Korkunç olan ne?Bunları herkes düşünür ama çoğu söyleyemez.İkimizin arasında saklı bir şey olmaması sana bir rahatlama vermiyor mu?
İki apayrı et nasıl oluyor da birbirinin dilini böyle kesin,kolayca anlayıveriyor.
Neredeydi o sağanak sonu kokusu?Onları öpmenin yürek çarpıntısını nasıl olmuştu da yitirmişti?
İki insan ayrıldıkları zaman birbirlerinde bir şeyler bırakıyorlardı.
Dünyada hepimiz sallantılı,korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz.Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır.Tramvaylardaki tutamaklar gibi.Uzanır tutunurlar.Kimi zenginliğine tutunur;kimi müdürlüğüne;kimi işine,sanatına.Çocuklarına tutunanlar vardır.Herkes kendi tutamağının en iyi,en yüksek olduğuna inanır.Gülünçlüğünü fark etmez.
Sustu.Konuşmak gereksizdi.Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti.Biliyordu;anlamazlardı."
9 Mayıs 2015 Cumartesi
Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar “Biz Mektup Yazardık” Sergisi’nde!
İş Sanat Kibele Galerisi’ndeki “Biz Mektup Yazardık” Sergisi geçmişi günümüze taşıyor.
Bursa’nın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım burda yatıyor
İşte mürekkep bu dizelerdeki gibi damlar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun kaleminden… Sanatçı, 64 yıllık hayatına sığdırdığı sanat tutkusunu, aşklarını, sevinçlerini, hüzünlerini, dostluklarını çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği Anadolu’nun naifliğiyle yakın dostu Nâzım Hikmet’e yazdığı bu dizelerdeki gibi aktarır kâğıda ve tuvallere… Onun şiirlerindeki ve tablolarındaki narlar, dutlar, ayvalar kimi zaman sevdiği kadına duyduğu özlemi kimi zamansa amansız bir kara sevdayı anlatır. Babasından Batı Edebiyatı’nı, annesinden Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı öğrenen sanatçı Anadolu’nun toprak damlı evlerinden, İstanbul’un martılarından, köpüren denizinden, Âşık Veysel’in sazından dem vurur…
Bedri Rahmi Eyüboğlu iç dünyasını tuvallere ve şiirlere aktarırken sanat, edebiyat, siyaset ve iş dünyasının önemli isimleriyle gerçekleştirdiği, yaşadığı döneme ışık tutacak mektuplaşmaları da tarih yolculuğundaki yerlerini alıyor. Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayıp Paris’te süren eğitim hayatından, resim tutkusunun peşinden gittiği Anadolu’daki yurt gezilerine kadar sanatçının yaşamından birçok kesiti yansıtan mektuplar, “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi ile İş Sanat Kibele Galerisi’nde ilk kez gün yüzüne çıkıyor.
Sergi, hem sanatçının kaleme aldığı hem de kendisine gelen yüzlerce mektubun Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından uzun soluklu ve titiz bir çalışma ile kitaplaştırılmasına paralel olarak hayata geçiriliyor. Sanatçının gelini Hughette Eyüboğlu’nun hazırladığı, editörlüğünü Rûken Kızıler’in üstlendiği kitabın ve serginin tasarımı Emre Senan tarafından gerçekleştirildi.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Avrupa’da öğrenci olduğu günlerden Akademi’de öğretmen olduğu günlere pek çok anıyı barındıran mektuplar, orijinal olarak sahiplerinin kendi ifadeleriyle ve kendi imzalarıyla ziyaretçilere ulaşıyor. Sadece ressam ve şair olarak değil mozaik, seramik, vitray ve yazma sanatçısı, heykeltıraş, öğretmen ve yazar kimlikleriyle de sanatımıza kalıcı eserler bırakan Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun pek çok isimle sürdürdüğü yazışmaları aynı zamanda sanatçılar arasındaki kuvvetli bağı da gözler önüne seriyor. Her biri tarihi belge niteliğindeki mektuplar; sanatçıların o dönemde yaşadığı ekonomik sıkıntılara dair fikir verirken, yaşanan zorlu koşullara rağmen gerçekleştirdikleri idealleri ile tarihe not düşürebilmeyi başarmış bu insanların umutlarını yitirmediklerini de en iyi şekilde ortaya koyuyor.
Sanatçının Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Fikret Muallâ, Âşık Veysel, Adalet Cimcoz, Orhan Veli Kanık, Necip Fazıl Kısakürek, İbrahim Çallı, Andre Lhoté, Fahrünisa Zeid, Abidin Dino, Reşat Nuri Güntekin, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve Arif Kaptan ile mektuplaşmalarının her biri ziyaretçilerde ayrı bir tat bırakmayı vaat ediyor. İş dünyasının önde gelen isimleri Vehbi Koç ve Nejat Eczacıbaşı’nın mektupları da Eyüboğlu arşivinin önemli parçaları arasında yer alıyor.
Serginin bölümlerinden biri de Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yaşamını şekillendiren iki kadın, eşi ressam Eren Eyüboğlu ve büyük aşk yaşadığı, “Karadutum” dediği Mari Gerekmezyan ile mektuplaşmalarından oluşuyor. Eren Eyüboğlu, büyük aşk yaşadığı Karadut’u sonsuzluğa uğurladıktan sonra eşinin elini bırakmayarak o zor günleri atlatmasına ve resme odaklanmasına yardımcı olacak kadar güçlü iken, diğer taraftan Mari Gerekmezyan ise ölümünün ardından bile gözlerini yaşartacak kadar sevdalı olduğu bir isim.
64 yıllık yaşamına çok şey sığdıran Bedri Rahmi…
İş Sanat Kibele Galerisi’nde çağdaşlarıyla yazışmalarının ilk kez gün yüzüne çıktığı “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi ile anılan sanatçının hayat hikâyesi Trabzon’da başlar. Takvimler 1911 yılını gösterdiğinde Görele Kaymakamı Mehmet Rahmi Bey ve Lütfiye Hanım’ın ikinci çocuğu olarak hayata merhaba der. Asıl adı olan Ali Bedrettin, zaman içinde önce Bedir’e sonra Bedri’ye dönüşür. Babasının görevi dolayısıyla yerleştikleri Trabzon’daki lise resim öğretmeni ünlü ressam Zeki Kocamemi tarafından keşfedilir. Sanatçı yine bu dönemde edebiyata da merak salar ve ilk şiirlerini yazmaya başlar.
1929’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı gibi Türk resminin mihenk taşlarının öğrencisi olma şansına erişir. Edebiyata olan ilgisinin üzerine düşer ve Ahmet Haşim’den estetik ve mitoloji dersleri alır. 1930’larda hayat onu bu kez Fransa’ya götürür. Dijon ve Lyon’da bir yandan çalışarak Fransızcasını geliştirmeye çalışırken, bir yandan da Gauguin, El Greco, Cezanne gibi beğendiği ressamların eserlerini kopya eder. Sanatçı, ileride hayatını birleştireceği Ernestine Letoni (Eren Eyüboğlu) ile de Fransa’da tanışır. 1940’lı yıllara gelindiğinde kalbine “kara saplı bir bıçak” gibi saplanan Mari Gerekmezyan girer. Asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi’nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelen Mari Gerekmezyan, Bedri Rahmi’nin bir büstünü yapar, sanatçı bu büste duyduğu minneti Mari’nin çeşit çeşit portrelerini yaparak ve ona şiirler yazarak yanıtlar. Artık bütün İstanbul ve elbette Eren Eyüboğlu bu tutkulu aşktan haberdardır. Bedri Rahmi Eyüboğlu 1975 yılındaki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı aşkla, resimle, edebiyatla, dostlarıyla, dönemin önde gelen kültür ve düşünce insanlarıyla bir arada geçirir.
Meraklıları için 5 Mayıs - 20 Haziran arasında İş Sanat Kibele Galerisi’nde ziyaret edilebilecek “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi, sanat ve kültür tarihimizde eşine az rastlanır bir iz bırakmayı vaat ediyor. Sergide orijinal el yazılı mektuplar ve sanatçının çizimleriyle süslediği desenli zarfların yanı sıra mektuplaşılan isimlerin Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından yapılmış portreleri de yer alıyor. Serginin ziyaretçilerini güzel bir sürpriz de bekliyor. İsteyen katılımcılara, sanatçının desenleriyle hazırlanmış mektup ve zarflarla sevdiklerine yazma imkânı sunuluyor. Şimdi özlemle andığımız eski günlerdeki gibi mektup yazma zamanı!
Bir boomads advertorial içeriğidir.
27 Nisan 2015 Pazartesi
Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!
Soma İçin Bir Olduk: Çocukların yüzündeki gülümseme her şeye değer...
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
Soma faciasından en çok etkilenen yerlerden biri de Kırkağaç. Kırkağaç’ta yaşayan 12 yaşındaki Yiğit, okuldaki 12 arkadaşıyla birlikte bir bilim kahramanı ekibi kurdu. Önce yapamayacaklarından korktular. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar, bilgisayarda yazılım geliştirip, legodan yaptıkları robotlarına yüklediler. Bu bilim yolculuğu, özgüven ve başarı doğru yeni başlangıçları müjdeliyordu.
“Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.
“Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
24 Nisan 2015 Cuma
Anne,Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler-Yalçın Tosun
23 Nisan 2015 Perşembe
Vakti Geldi-İBB ŞT
9 Mart 2015 Pazartesi
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku -Kitap&Film
Bu da ayrı bir hoştu.
8 Mart 2015 Pazar
Yaşamın Ucuna Yolculuk-Tezer Özlü
5 Mart 2015 Perşembe
SENİN SANATIN SENİN SERGİN!
Proje, genç sanatçıları, koleksiyonerler, galeriler, kültür-sanat kurumları ve sanatseverlerle galeri, müze, atölye gibi alışılagelmiş mekanların dışında, bir araya getirmeyi hedefliyor.
İsmini de insanoğlunun mağaralarda keşfedilmiş ilk çizimlerinde en çok görülen figürlerden biri olan “mamut”tan alıyor. Bir başka deyişle, “Mamut” bu projede sanatçıların büyük kitlelere göstereceği ilk eserlerini simgeliyor.
Mamut Art Project 2015 by Akkök’ün her yıl alanında uzman farklı isimlerden oluşan jürisi bu sene, Agah Uğur, Başak Şenova, Eda Kehale Argun, İnci Eviner ile Osman Erden'den oluşuyor. Jüri bu yıl başvuruda bulunan 1000’e yakın portfolyoyu değerlendirdi; yurtiçi ve dışından toplam 56 genç sanatçının 400 adet eserini sergilemeye layık buldu. Projeye bu yıl İstanbul, Ankara ve İzmir’in yanı sıra Diyarbakır, Konya, Nevşehir, Van, Karabük, Malatya, Kırklareli, Edirne’den genç sanatçılar da ilgi gösterdi. Mamut Art Project 2015 by Akkök, bu sene sınırlarını Türkiye dışına taşıyarak Fransa, Ukrayna, Almanya, ABD, Avustralya, Hollanda, Bulgaristan, İsviçre, İran’dan sanatçıların da ilgisini çekti.
Nerden çıktı bu Mamut?
Bu yıl 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta düzenlenecek olan Mamut Art Project by Akkök, fotoğraf eğitimi alan Seren Kohen’in girişimi ve sanat tarihi ve kültür politikaları üzerine çalışmalar yapan Tuba Kocakaya’nın sanat direktörlüğünde gerçekleşiyor.
Mamut Art Project 2015 by Akkök, her sene sanatseverlere yeni sanatçıları keşfetmeleri ve uygun fiyatlar ile ilk koleksiyonerlik adımlarını atabilmeleri için alternatif bir platform yaratıyor.
Bu sene sanatseverleri neler bekliyor?
Genç sanatçıların eğilimlerini, değişen trendleri yansıtan önemli bir platform olma rolünü de üstlenen Mamut Art Project 2015 by Akkök sergisine gelenler özellikle resim alanında bu sene farklı tarz ve tekniklerdeki çalışmaları görme fırsatı bulacaklar. Sergide ayrıca video art çalışmalarının yanı sıra fotoğraf ve güncel sanatın giderek gelişen ve cazibesi artan bir alanı olarak nitelendirilen sound art örnekleri de 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta izleyici ile buluşacak.
Bu günlerde karşınıza “Mamut çıkabilir!” dikkatli olun…
Mamut Art Project 2015 by Akkök projesi çerçevesinde Pera, Sakızağacı, Maçka, Pangaltı, Etiler Akmerkez, Bağdat Cad. Kaya Taksi başta olmak üzere İstanbul genelindeki taksi duraklarında “Mamut sağolsun!” yazılı taksilere rastlayabilirsiniz.
Akkök Holding ve Mamut Art Project’in birlikte gerçekleştirdiği #yourartismyheart etkinliğine katılan 3 kişi eserini etkinlik süresince Akkök Lounge’da sergileme imkanına sahip olacak. Katılmak için çektiğiniz fotoğrafı Instagram ya da Twitter hesabınızdan #yourartismyheart hashtagiyle paylaşmanız gerekiyor. Yarışma hakkındaki detayları www.yourartismyheart.com adresinde görebilirsiniz. Ayrıca gönderdiğiniz fotoğrafın daha fazla oy alması için buradan arkadaşlarınıza da gönderebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
4 Mart 2015 Çarşamba
FikriMühim-Coffee-mate Köpüklü Kahve Kreması

28 Şubat 2015 Cumartesi
Cemile&Sultanmurat-Cengiz Aytmatov
Önce biyografisine bakmıştım yazarın.
Ünlü Kırgız yazarı kendisi.
Bir röportajında da bir yazar kendi milletinin yaşadıklarından mutlaka söz etmeli diyordu yanlış hatırlamıyorsam.
Zaten kitabı okurken bariz bir şekilde bunu hissediyor insan.
Cemile-Sultanmurat aslında iki hikayeden oluşuyor.
Ben tamamını bir roman sandığımdan Cemile kısmı bittiğinde birazcık şaşırdım.
İlk hikaye olan Cemile için en güzel aşk hikayesi yazılmış arka kapakta.
Bu kadar iddialı olduğunu düşünmesem de dönemin şartlarına göre hüzünlü bir hikaye.
Eşi devam etmekte olan savaştaki Cemile ve öksüz Danyar'ın hikayesiydi.
Hikayeyi Cemile'nin kendinden yaşça küçük kaynının gözünden okumak ilginçlik katmış kitaba.
Sonu biraz havada kalsa da hoştu diyebilirim.
İkinci hikaye olan Sultanmurat sandığım gibi bizim Sultan olan Murat değilmiş:)
Karakterin adıymış meğerse.
Yine savaşın gölgesinde geçiyor hikaye.
At sevgisini ve tüm yetişkin erkekler askerde olduğu için okul çağındaki erkeklerin savaşın perde arkasındaki yardımlarını konu alıyor.
Okuması kolay bir dili vardı kitabın.
Biraz basit geldi bana ama başka kitaplarını da okumak istediğim bir yazar şimdilik Aytmatov.
Basamak-Alp Ergin
Geçmişe dair ise sadece bir günlük buluyor ve o da ne:
16 Şubat 2015 Pazartesi
Pembe ve Yusuf-Canan Tan
Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik Paşa-DT
Nedense ismini ilk gördüğümde hiç yanaşmamıştım bu oyuna.
Ancak Cevahir Sahnesinde olduğunu görünce yorumlarına bakayım dedim
ve izleyenlerin çoğunun beğendiğini gördüm.
Böylece sevgililer günü için biletlerimizi kaptım.
Oyunun başında dedim bu müzikal miydi?Bileti alırken farketmedim mi acaba?
Çünkü köşedeki mini orkestra oyun boyunca eşlik ediyor gösteriye.
Bu da oyuna ayrı bir hava katmış.Ben çok sevdim.
Bursa'ya vali olarak atanan tiyatrosever Ahmet Vefik Paşanın vilayete tiyatroyu getirme çabalarını anlatıyor oyun.Bursaya ilk tiyatro açılıyor ancak birçok zorlukla mücadele ediyor.
Yani oyun içinde oyun...
Oyun,bol oyunculu idi.
Dekor sahneye göre oyuncular tarafından düzenlendi.
Bu da oyunu sürekli dinamik kıldı ve bence göz yormadı.
Son zamanlarda izlediğim güzel oyunlardandı.
Güldürürken düşündüren cinsten...
28 Ocak 2015 Çarşamba
Şahika&Feraye-Sinan Akyüz
26 Ocak 2015 Pazartesi
%100 Tam Buğday Ada Ekmeği&Alishiro
Sonunda bende Bozcaada'dan gelen Ada Ekmeğime kavuştum!
2014! şubat ayında siparişimi vermiş ve uslu uslu beklemeye koyulmuştum bu güzellikleri...
Siparişi gelenlerin fotolarını görünce de sabır deyip beklemeye devam ettim.
Epey zaman geçti ne ses ne seda çıkmayınca Ali Beye mail attım.
O da sağ olsun gözden kaçmış olabileceğini belirtti ama yine benim ekmekler gelmedi:)
Ben son bir umut yeniden mail atınca gayet ilgili bir şekilde göndereceklerini söylediler ve fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere 2 gün içinde ekmeklerime kavuştum.
Benim siparişlerim tam buğday ve cevizli tam buğdaydı.
Ekşi mayalı ekmek zaten seven ve tüketen biriyim.Bulduğum köy pazarlarından,gittiğim yerlerden mutlaka alırım.
Ada ekmeği; %100 tam buğday unu ya da %100 çavdardan,uzun fermantasyon işlemine tabii tutularak,ekşi maya ile yapılıyor.Merak edenlere sosyal medya hesaplarından fotoları takip etmesini öneririm.Zira Ali bey işine öyle aşık ,öyle bir ekmeği ile konuşarak yazıyor ki insan merak ediyor bu sanat eserlerini:)
Benim en sevdiğim özelliği ise kalın kabuklu ve mis kokusu oldu.Epey bir kokladım:)
Uzun bir zaman diliminde yapıldığından ve de seri üretim olmadığından siparişler öyle pat diye gelmiyor.
Takip ettiğim kadarı ile genelde 3-4 hafta içinde ulaşıyor siparişler.(ben istisnai vakayım^-^)
Sosyal medyada Ada Ekmeği&Alishiro adresleri:
BLOG
NOT:Ücret, ekmekler size ulaşmadan alınmıyor.