Kitabı bitirip kapağını kapattığımda yüreğim sıkıştı. Aslında çok yakınımızda; Ortadoğu'da olup bitenleri bildiğimiz halde tüm çıplaklığıyla okumak ağır geldi. Gelsin de zaten.Savaş hep zor ama çocuklara ve kadınlara başka türlü zor. Bu tür romanlardan sonra günlerce düşündüğüm şu olurdu. (Olurdu diyorum çünkü artık hep bunları düşünüyorum. Çıkmıyor aklımdan. Sanırım bunda anne olmamın etkisi büyük. Dünyada kendinden başka sorumlu olduğun biri daha var artık ve bu bazen çok düşündürücü)
Neden kötülüğü seçiyor bazı insanlar? İyi olmak,barışı istemek çok zor değil hem de keyifli iken neden birileri canice hisler duyuyor ve savaş peşinde?
Huzursuzluk tam da adına yaraşır biçimde huzursuz ediyor. Hele bazı sahneler var ki yürek sızlatıyor. Keşke sadece kurgu olsa, herhangi bir coğrafyada yaşanmıyor olsa tüm bunlar dedirtiyor.
IŞİD zulmünü yaşamış Ezidi kızı Meleknaz ile Mardinli Hüseyin'i anlatıyor kitap. Hüseyin'in çocukluk arkadaşı gazeteci İbrahim İstanbul'dan Mardin'e bu ikilinin izini sürmek için gidiyor ve kendini mistik duygular içinde buluyor.
Okuyunca kendileri hakkında fikir sahibi olmadığımı farkettiğim Ezidiler ile ilgili epey bilgi edindim. Ve bir kere daha çok renkli,çok uluslu Mardin'e gitme hissi besledim. Umarım Birgün yolumuz o taraflara düşer.
Kitap bir solukta okunacak cinsten. Ben tabi ki bir solukta okuyamadım evdeki bebe yüzünden ama yine de hızlı bitti. Daha uzun olsa da severek okurdum. Tokat gibi gerçeklerle bir kere daha yüzleştim. Bu tip kitapları sevenlere mutlaka tavsiye ederim.
"Ben bir insandım!"
"Merhamet de zulmün bir parçası..merhamet zulmün merhemi olamaz. "
"Coğrafya kaderdir. "
Bu kitabı çok sık görüyorum ve en çok merak ettiğim kitaplar arasında :) Konusunu az çok biliyordum ama şimdi daha çok bilgi edindim. Teşekkür ederim :)
YanıtlaSilEğer okursanız umarım keyif alırsınız. Sevgiler;)
Sil