2 Nisan 2017 Pazar

Ağrı'nın Derinliği-Ece Temelkuran



 

Bu yıl ki TÜYAP kitap fuarından aldım "Ağrı'nın Derinliği" kitabını. Daha önceden iki kere Ece Temelkuran okumuş,sevmiştim. Can yayınlarında da güzel bir indirimi görünce bir kitabını daha okuyayım diyerek aldım bu kitabı. Öyle çokta incelememiştim alırken. Hatta şöyle bir göz ucuyla baktığım için Türk-Ermeni iki gencin aşkı anlatılıyor falan sanıyordum. O derece yani:) 

Bazen böyle olması daha iyi oluyor. Ön yargısız, sürpriz bir şekilde okumuş oluyorum. Bu kitap tam da süpriz oldu benim için. 

Kitap Türk-Ermeni ilişkisini,1915 olaylarının ekseninde işliyor. Ülkemizde konuşulması,yazılması hayli dikkat isteyen bu konuda  yazar Ece Temelkuran önce Paris'e giderek oradaki Ermenilerle temas kurup röportajlar yapıyor. Daha sonrada Amerikaya giderek röportajlara devam ediyor. Avrupa ve Amerika'daki diasporaların olaya nasıl baktığını,Avrupa olaya daha duygusal yaklaşırken,Amerika'nın daha maddiyatçı bir tutum sergilediğini gözlemliyor. Birde kendi iç sesi ile düşündükleri,hesaplaştıkları var ki o kısımlar epey düşündürücü. Aşağıda da bolca alıntı yaptım bu sebeple. 

Konu hakkında herkesin kendine özgü bir fikri elbet vardır. Ancak kitabı okumak iyi geldi bana. Değişik bir sürü şey öğrendim. Mesela Ağrı dağının-Ermenilerin deyimiyle Ararat'ın-onlar için önemini hiç bilmiyordum. Uzak ülkelerde Yozgattan,Bitlis'ten mesela bu kadar  özlemle bahsedildiğini de..
Birde ilk 35 sayfasını keşke herkes okusa dedim. Keşke hepimiz kitapta da dendiği gibi Dünyalı olsak. Empati duygumuzun sınırlarını zorlasak.

Bu konu hakkında birşeyler okumak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim. Kitaptaki fotoğraflardaki röportaj yapılan kişilere yer verilmesi de ayrı bir hoşluktu. 


"Hikayeleri insanlar yazar. Ama sonra hikayeler dönüp insanları yazar yeniden. "

"Bebekler olarak doğmuştuk oysa ikimiz de. Nasıl kurdular bizi,düşünsene, anlattıkları hikayelerle. Ne senin ölümle ilgin vardı,ne benim yalanla."

"..üç tarafı denizle,beş tarafı kederle çevrilidir bu toprağın. "

"İnsanların haritalar üzerinden fazlaca sinirlendiklerini düşünmüşümdür hep. Üstelik çoğu kez de haritalarda gösterilen yerlere hiç gitmemiş, oralardaki insanların nasıl yaşadığını hiç görmemiş olmalarına rağmen. "

"Aslında ağlamamak için öfkelenir insanlar. Öfke, acıyı dik durarak yaşamanın yoludur. "

"Hepimiz dünyalı olsak keşke."

"Küçükhanım,Ararat sizin için bir yükseklik meselesidir. Bizim içinse bir derinlik meselesi !"

"Hafıza kesinlikle tek kişilik bir şey değildir. Seninle birlikte hatırlamazsa bir başkası,senin hatırladığın aslında yoktur, olmamıştır, yok olur. "



 


 
"En iyi bu topraklar bilmez mi öldürenin öldürdüğünü ömrünce sırtında taşıyacağını?"

"Hepimiz hikayelerini eksik ya da fazla anlatan hayaletlerin çocuklarıydık yalnızca."

"İnsanlar konuşabilse keşke...Ne bağırsalar, ne sussalar. .."

"...umut,hiç doğru bir sözcük gibi gelmemiştir kulağıma. Kaygan bir sözcük. Bel bağladığında insanı yarı yolda bırakacak bir sözcük. Çünkü umut olmadığında ne yapacaksın? Bir şey yapmayacak mısın? İnat ve ısrar daha iyi gelir bana hep. Doğru bildiğinde inat etmek ve vazgeçmemek."

"Sarılmak, ' Biliyorum," demekti. Bende tıpkı senin gibi acı çekiyorum."

"Geçsin gitsin bugünler, hepimiz bugünleri hiç bilmek zorunda kalmayacak güzel çocuklar doğuralım istiyorum."

2 yorum:

  1. Hassas bir konu, Ece Temelkuran'ın kaleminden okur muyum? Bilemedim. Daha öne okuduğum iki kitabı da beğenmiştim ama hassas konular emin olamıyor insan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet biraz temkinli oluyor insan ama ben sevdim açıkçası.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...