Önce biyografisine bakmıştım yazarın.
Ünlü Kırgız yazarı kendisi.
Bir röportajında da bir yazar kendi milletinin yaşadıklarından mutlaka söz etmeli diyordu yanlış hatırlamıyorsam.
Zaten kitabı okurken bariz bir şekilde bunu hissediyor insan.
Cemile-Sultanmurat aslında iki hikayeden oluşuyor.
Ben tamamını bir roman sandığımdan Cemile kısmı bittiğinde birazcık şaşırdım.
İlk hikaye olan Cemile için en güzel aşk hikayesi yazılmış arka kapakta.
Bu kadar iddialı olduğunu düşünmesem de dönemin şartlarına göre hüzünlü bir hikaye.
Eşi devam etmekte olan savaştaki Cemile ve öksüz Danyar'ın hikayesiydi.
Hikayeyi Cemile'nin kendinden yaşça küçük kaynının gözünden okumak ilginçlik katmış kitaba.
Sonu biraz havada kalsa da hoştu diyebilirim.
İkinci hikaye olan Sultanmurat sandığım gibi bizim Sultan olan Murat değilmiş:)
Karakterin adıymış meğerse.
Yine savaşın gölgesinde geçiyor hikaye.
At sevgisini ve tüm yetişkin erkekler askerde olduğu için okul çağındaki erkeklerin savaşın perde arkasındaki yardımlarını konu alıyor.
Okuması kolay bir dili vardı kitabın.
Biraz basit geldi bana ama başka kitaplarını da okumak istediğim bir yazar şimdilik Aytmatov.