Sevgili Hayal@ geçenlerde beni mimlemişti,sağolsun. Fırsat bulup ancak cevaplandırabildim bu keyifli MİMi.
80lerin sonlarında doğup çocukluğumun
90lara denk gelmesinden özellikle memnun olduğumu öncelikle belirtmeliyim:)
Bizim neslin tam ortada kalması ise ortaya ilginç bir tür çıkardı bana göre:)
Bir yanımız sokaklarda çocukluğu geçmiş,sokak kültürünü/oyunlarını bilen, diğer yanımızsa ortaokul yıllarında bilgisayarla tanışmış teknolojik çocuk..
Çocukken bende herkes gibi sokakta annem hadi eve diyene kadar kalırdım...Eve susayınca/acıkınca uğrardım:)
En çok
lastik atlama oynardık mahalledeki kızlarla.Eğer 3.kişiyi bulamazsak lastiği ağaca vs. bağlardık:)
İp atlamada ipi tutan olmayı hiç sevmezdim herkes gibi...Yanıpta ipi tutmamak için üstün çaba sarfederdim.
Ortada sıçan oynardık...Kalabalıkla güzel oynanırdı bu oyun.Hele de karşı takımda topu kucağına kucağına atıpta bolca can almanı sağlayan bir arkadaş varsa:)
Saklambaç oynardık.
Renkli istop(stop) oynardık..birimiz bir yerde duyduğu ilginç bir rengi söylerdi..Onun modası uzunca süresi giderdi.Bilmem ne yeşili,gök mavisi gibi renklerle boya katologu gibi oynardık oyunumuzu:)
Miskette oynadım ben
tasoda.En çok tasoyu sevdim.Birde kart oynuyorduk.Futbolcuların falan olduğu kartlar vardı.
En çok
Yumoştan çıkan ayımla uzun uzun evcilik oynardım ben.O ayı sanıyorum bizim dönemdeki çoğu çocukta vardır..En sevdiğim yanımdan ayırmadığım oyuncağımdı.Ben onu baba,çocuk,hasta hatta bazen köpek falan yapardım...
İki abiyle büyüdüğümden biraz erkek gibi büyüdüm ben:)
Uzun eşşek falanda oynadım erkeklerle.Şimdi ne garip geliyor düşününce:)
Bu mimle beni eskilere götüren Hayal@e teşekkür ederim.
Görsel alıntıdır.