30 Aralık 2012 Pazar

Mutluluk-Zülfü Livaneli


Leyla'nın Evinden sonra okuğum ikinci Zülfü Livaneli romanı. Leylanın Evi'ni de çok severek okumuştum,Mutluluk'u daha da çok beğendim:)

Zülfü Livaneli'nin okuduğum iki kitabına bakarak şunu diyebilirim ki birçok konuya el atıyor ama hiçbiri havada kalmıyor. Değinmek istediği gerek tarihi,gerek toplumsal konulara yerinde değiniyor ve bunu göze sokmadan yapıyor ki bir kitapta okuyucu en rahatsız eden şeylerden biridir bu durum..Birde toplumun her kesiminden kesitler sunup olayları o kişilerin yaşamına,hayata bakışına göre objektif yazmasını ise ayrı bir sevdim.

Mutlulukta da 3 farklı karakterin bir şekilde kesişen öyküsünü ele almış. Şeyh amcası tarafından tecavüze uğrayan Meryem,kendisi de doğulu olan ve yine doğuda askerliğini yapmakta olan Cemal,hayatın rutinliğinden şikayetçi Profesör İrfan.Başlarda üçünün ayrı ayrı hikayesini okuyorsunuz,sonra ise kesişmesini..Meryem karakterini okuyunca bu tip olayların çok uzağımızda değil,yakınımızda bir yerlerde yaşandığını bilmek bile o kadar üzücü ki...

Yani kitap güzel.Ayrıntı verip tadını kaçırmak istemiyorum.Zülfü Livaneli favori yazarlarımın arasında iki kitabıyla yerini almış bulunmakta.Sırada Serenad ya da Engereğin gözü var.Hadi hayırlısı...



27 Aralık 2012 Perşembe

Adadenizi ile yılbaşı hediyeleşmemiz:)



Keşkegerçekolsa  blogunun düzenlemiş olduğu yılbaşı çekilişinde sevgili Adadenizi ile eşleştim.Hediyeler pazartesi ulaşmasına rağmen ancak bugün fotolayabildim:(
Elinden her iş gelen,iki tane çok sevimli çocuklara sahip bir blogger Adadenizi.
Bende hediye alırken elinden her türlü şey geldiği için bilemedim ne alsam ama sonra en güzel hediye olan kitaba sığındım ve Adadenizinin de aynı şeyi yapmış olduğunu görünce çok sevindim.
Okumadığım ve okunacaklar  listemde olan bir  kitaptı Şah-Mat:)
Tamamı el emeği olan hediyelerim çeyizimde yerini  aldı bile.Kılçık ayraç fikri müthiş,peçete dekupajlı benim nihale olarak kullanmayı düşündüğüm odunum,lavanta kesem,broşum ve aşık kuşlarım..hepsi için teşekkürler.
Benim gönderdiklerimi de bloguna eklemiş Adadenizi,isteyen için burdan
Benim için güzel bir  etkinlik oldu.

Buda güzeller güzeli paketi,çok hoş paketlenmişti.ellerine sağlık:)
*paket fotosunu ondan aldım kızmaz umarım:)bende yengemin  teline çektim ama bi türlü fotoyu alamadığım için postu yayınlayamıyordum..daha fazla vakit kaybetmek istemedim:)

24 Aralık 2012 Pazartesi

1.Yıl Kutlu,Mutlu olsun!


Tam bir yıl önce bugün şu yazımla daldım bende blog alemine ve bir yıldır ara ara kendimce birşeyler yazmaktayım.Öyle büyük iddialarım yok.Bazen içimden geçenleri, çoğunlukla okuduklarımı yazıyorum.Bu bana ilerisi için bir arşiv niteliğinde olduğundan ve kafa dağıttığından iyi geliyor...

İlk zamanlar evlilik hazırlığı ile ilgili paylaşımlarda daha çok bulunurum diye düşünsem de her telden oldu biraz bu blog ve benimde içime böylesi daha çok sindi sanırım...

Aldığım yorumlar güzeldi,şükürler olsun kötü birşeyle de karşılaşmadım şimdilik,güzel etkinliklere katıldım.(burdaşurdave şurdave de şurdabide burda :)
Çok değerli arkadaşlar edindimHatta bir kitaplaşma etkinliği sayesinde Biricitle buluştuk bile:)

Son zamanlarda okul-iş-ev-evlilik hazırlığı arasında koşuşturup çok yazamasam da okumaya çalışıyorum herkesi..

Birşeyler paylaşmak güzel,yeni insanlar tanımak daha da güzel.

Bu bir yılda yorumuyla,mailiyle ya da sadece okuyarak bloguma uğrayanlara teşekkürler..
İyi ki varsnız...



resim buradan

Çakallarla Dans 1-2


Çakallarla Dans2 nin vizyona girdiğini görünce dedim ki ben bunun birincisini izlemedim yahu!
Hemen netten izledim ve ikincisine gitmeye hazırdım artık:)
Ben Şevket Çoruh severlerdenim ve bu yüzden geçte olsa izlemiş olmak iyi oldu.
Birincisini daha çok sevdiğimi belirtip ikincisini de beğendiğimi söylemek istiyorum:)
Öyle ciddi dersler almayı falan beklememek gerek bu tip filmlerden ki gidenlerinde böyle bir amaçla gitmediğini zaten biliyorum.Kafa dağıtmak ve eğlenmek için gittik biz tam da amacına uydu film.

Birbirinden farklı özellikleri olan dört kafadar,tipler güzel ve  de komikler:)
Çakal olduklarını düşünen bu dört kafadar kolay yoldan para sahibi olalım derken daha büyük çakalların gazabına uğrarlar ve bizleride güldürürler.
1.filmin sonunda hapse düşen kankaların 2.filminde hapishanede tıbbi bir deney için kobay olarak kullanılmalarıyla başlayan olaylar konu alınıyor..
*Filmdeki "Golleri atıcaz gari" şarkısına ve "Hastayız Dede" olayını pek sevdim ben!

*En kısa zamanda Hobbiti izlemek istiyorummmmmm!!!!

18 Aralık 2012 Salı

Bir Baba Gittiğinde

Facebookta gezinirken rastladım buna.Yazarı belli değil ama buraya eklemek istiyorum ben,okumak istediğim zamanlarda ulaşılır olsun...Canım Babam'a...


BİR BABA GİTTİĞİNDE 

"Bir baba gittiğinde;

Arkanı yasladığın duvar
Sabahları sıcak ekmek

Okul harçlığı, otobüs bileti
Ciğerinden bir parça gider
Gider de gider...

En sinirli anında bile,
Dudağının kenarında bir gülümseme
Bayramda öpülecek el
Çocuklarımızı sırtında taşıyan
O sevimli dede gider
Gider de gider...

Bir içten "oğlum, kızım" sözünün sahibi
İnatçı bir siyasetçi
Koca bir beden
Çocuk bir yürek
Anneyle yapılan lüzumsuz tartışmalar
Heyecanlı bir taraftar
Çalışkan bir "Adam" gider
Gider de gider...

Bir sarılmaya, bir çift söze bile
Fırsat vermez Azrail
Vakit geldiği zaman
Sadece baban değil
Atan gider
Canın gider
Kanın gider
Gider de gider...

Dolmaz boşluğu kısa zamanda
Hep bir ses ararsın, bir nefes
Bir anahtar tıkırtısı
Yanlış bir iş yapınca
Gözünün içine bakılmasını
Ama sadece beklersin

Çünkü;
Bir baba gittiğinde,
Sadece baban değil;
Bir dostun,
Bir arkadaşın,
Bir sırdaşın,
Bir öğretmenin,
Bir ustan,
Bir yanın gider...
Gider de gider "




Balayı Kararsızlığı

Evlenmek demek karar vermek demek.
Önce evlenmeye karar ver,sonra mekana,gelinliğe,eşyalara ve daha bir sürü hayatında daha önce hiç karar vermediğin şeylere...
Balayıda bunlardan biri ve karar vermekte en zorlandığım kısımlardan...
Bir yandan diyorum yorgunluk olacak,gidelim bir otele,yiyelim-içelim-dinlenelim.Kalabalık ortam çok olmasın kafa dinleyelim.
Diğer yandan 5-6 gün otelde sıkılırız gezmekte gerek...
Yani anlayacağınız kararsızlıkta son noktadayım.
Hazır erken rezervasyonlar başlamışken balayınıda halledelim diyoruz ama karar veremiyorum ben.
Turların bize önerdikleri genelde Belek tarafı.Ama etrafımdaki kişilerde Belekte sadece otele tıkılıp kalırsınız başka birşey yapamazsınız diyor..
Sizler nereleri önerirsiniz?
Otel adı olabilir,tur adı olabilir yardımlarınızı bekliyorum.









resim alıntıdır.

15 Aralık 2012 Cumartesi

Evlilik Telaşlarına Dönüş

Bu blogu açmamdaki en önemli nedenlerden biriydi evlilik hazırlıklarım.
Bu yüzden genelde ilk takip ettiğim bloglarda evllilik telaşı içinde olan bloglar olmuştu.
2012 Eylül gelinlerinden olacaktım bende ama şu yazımda bahsettiğim üzere düğünümüzü bir yıl ertelemiştik...
Ve 2013, 15-16 Haziranda bende kısmetse evleniyorum.
İki gün çünkü İzmit ve İstanbulda iki düğün olacak.
Başlarda İzmitte nikah yapalım İstanbulda düğün olsun dedik ama sonra bir baktık ki 2düğün oluyor:)
Biz  bile anlamadık nasıl karar verdik..

*Düğün mekanı için İstanbulda o kadar çok yer baktık ki...
Beylerbeyi Polisevinden,Validebağ öğretmenevine,Goparktan,Beyoğlu öğretmenevine...
Sonra ne alakaysa yorulduğumuz bir anda Zeytinburnu Öğretmenevini tutmuş bulduk kendimizi..

Yalnız bu düğün işleri zor.Kişi sayısını kestirememek bizim tercihimizi etkiledi..Düğün delisi olan ben bile acaba nikah yapsak uğraşmasak mı diye aklımdan geçirdim..Neyse ki kısa sürdü:)
Birde benim bir yandan yeniden okula gidip ayda 9-10 gece nöbeti tuttuğumu varsayarsak bu süreç daha da zor oluyor..

Bu arada düğünle ilgili postlara geri döndüm sanırım:)

Var mı 2013 gelini olan???

14 Aralık 2012 Cuma

Melekler ve Şeytanlar-Film



Dan Brown kitabı olan Melekler ve Şeytanları geçen ay okumuş ve  beğenmiştim.  (yazısı için buraya)Film uyarlamasında ise en sevdiğim aktör Tom Hanks başrolde.Bu nedenledaha bir severek izledim.

Kitabı olan birçok film gibi bu filmde kitapla birebir örtüşmüyor. Zaten beklentimi bu yönde tutmadığımdan hayal kırıklığı yaşamadım ve filmi beğendim. Anahatlarıyla konu işlenmiş.Kitapla olan farklılıklar beni çok rahatsız etmedi.

Konusunu tekrarlamıyorum merak edenler kitap yorumuma bakabilir.
Kitap mi film mi dersem ikiside derim. Ama öncelik tabi ki kitap:)

*Roma ve Vatikanın güzel görüntüleri mevcut filmde.

*Bu arada epey bir süre kitap yorumu yazamayacağım sanki çünkü Tutunamayanları okumaya çalışıyorum ne zamana biter,bilinmez...

9 Aralık 2012 Pazar

Adı:Aylin-Ayşe Kulin




Ayşe Kulin severek okuduğum yazarlardan.Özellikle Veda serisini epey beğenirim. Adı:Aylin de bu yıl ki fuar ganimetlerimden bir biyografi.

Bir biyografi olduğu için çok yorum yapabilecek birşey bulamıyorum doğrusu. Sonuçta kurgu değil yaşanmış bir hayat.

Sadece bu kadar ünlü ve başarılı bir psikiyatrist aynı zamanda da Amerikan ordusundan subay olarak emekli olan birisinin özel hayatında ne kadar çalkantılar yaşadığını görmek üzücüydü..Birçok yerde bu seferde mi olmadı yaaa dedim çoğu kez..

Ayrıca okurken vay be bir yaşama ne kadar çok şey sığdırılmış diye düşünmeden de edemedim..

Adı:Aylin sıkılmadan okunabilen,sürükleyici bir kitap ama Ayşe Kulinden daha sürükleyici kitaplar okuduğumdan favori kitaplarımdan değil..

5 Aralık 2012 Çarşamba

Kabuk Adam-Aslı Erdoğan

Sevgili Diloşun blogunda görmüştüm bu kitabı.Açıkcası daha önce ne kitabı duydum ne de yazarı hakkında bir fikrim vardı. Önce alınacaklar listeme ekledim.Sonrada elimdeki kitapları tüketmeyi bir kenara bırakıp D&R dan kaptım kitabı.
Ne beklediğimi bilmiyorum ama daha iyi birşey beklediğim kesindi.Kötü mü hayır.Aslında güzel de ama sanırım beklentim büyüktü benim.Kitabı bitirdiğimde vay be diyeceğimi falan bekliyordum ama öyle olmadım.
Böyle epey olumsuz konuştum gibi oldu ama kitap akıcı bir şekilde okunuyor sıkmıyor.
Ben 4-5 saat gibi kısa bir sürede bitirdim mesela..


Konusu:Ünlü bir fizik laboratuvarına kabul edilmiş bir Türk-kadın fizikçinin Karayiplerde yaz kursuna katılması ve oranın yerlilerinden Kabuk Adamla tanışmasını ve paylaştıklarını/paylaşamadıklarını/bazen konuşmadan anlaşabilmelerini anlatıyor kitap.Aralarındaki farklı,tılsımlı elektriği okurken bile hissediyorsunuz.Ama ben en çok okyanusu betimlemesini sevdim.Gözümün önünde her bir kare canlandı okurken havada kalmadı ne Maya,ne Tony ne de diğerleri...

kitabın en beğendiğim kısmı ilk paragrafı:
"bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez,özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar.Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı.
Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer,bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır."

"bir kitabın kapağına bakarak içindekileri anlayamazsın

bir insanı da sadece yüzüne bakarak anlayamadığın gibi"

"Bugün artık biliyorum; hayatın bize verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı, ilk fırsatta katlederiz. Sonra da ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız." 

Mart Menekşeleri-Sarah Jio



"bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir." 


Mart Menekşeleri Arkadya Yayınlarının ilk kitabı.Facebook adreslerinde hediye ettiklerinde çok istemiştim ama şanslı kişilerden olamamıştım. Bu yıl ki kitap fuarında çok uygun bir fiyata(10tl) ve çok şirin mor püsküllü bir ayracla satıldığını görünce düşünmeden aldım. Bu ayraç fikri gerçekten çok iyi düşünülmüş. Beni ilk çeken bu oldu mesela...Onun haricinde baskı ve kapak kalitesini de beğendim. Kapağı oldukça güzel.      
                                                           
Konusuna gelince;
Emily adlı kahramanımız eşinden boşanınca Bainbridge adasında yaşayan yengesinin yanına 1 aylığına kafa dağıtmak üzere gider. Kaldığı odada bulduğu günlüğü okumaya başladığında ise geçmişi ile yüzleşmek ve bazı soruların cevabını bulmak zorunda kalır. 

Kurgu güzeldi. Başlar yavaş gitse de son 150 sayfa bir çırpıda bitti. Bir sırrın olduğu ortaya çıktığı noktada az çok o sırrı çözmüştüm ama yine de son ana kadar cevabını merakla beklediğim sorular vardı. Ve sonunu gözleirm dolu dolu bitirdim.Keşke bikaç sayfa daha olsa dedim ama böyle de gayet iyiydi.



.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Hayatın Ta Kendisi Lokantası-Maeve Binchy




İtalyanca Aşk Başkadır kitabını okumayı çok istediğim ama bir türlü fırsatını bulamadığım ve geçen aylarda kaybettiğimiz bir yazar Maeve Binchy.

İlk olarak Hayatın Ta Kendisi Lokantasıyla başlangıç yapmış oldum yazara Bir kitaplaşalım mı ekinliğinde hediye gelmiş olduğu için. Gayet akıcı keyifle okunan bir roman.

Dublin'de Quentis adlı bir restaurantta geçiyor roman.Bu lokanta kahramanların ortak yönü. Bir şekilde hikayeler lokantayla kesişmekte..
Lokanta sahipleri Brenda ve Patrick ile lokantanın belgeselini yapmak isteyen Ellanın hayatı ağırlıkta..Başkahraman Ellanın özel hayatı ise kitabın ana konusu denilebilir.

Kitap sevimli diyeceğim türdendi. Yeniden Maeve Binchy okur muyum;Evet.Ama peşpeşe değil,kafa dağıtmak istediğim zamanlarda kesinlikle aklımda olacak.
Birde duyduğuma göre Maeve Binchy her kitabında başka bir kitabındaki karakterlerine az da olsa değiniyormuş.Sanırım buda kitapseverler için bir arkadaşa rastlamak gibi olacağından güzel olabilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...