30 Temmuz 2012 Pazartesi

2012 Londra Olimpiyatları

İki gündür bakıyorum da olimpiyatlardan laf açılmadı daha bloglarda..
Benim  hafta sonum bol bol olimpiyat izlemekle geçti..
4 yılda bir düzenlenen olimpiyatlar televizyonda izlediğim en keyifli program oluyor. Yaşım itibariyle oturup izlediğimi hatırladığım 4.olimpiyat bu..
Maalesef bu yıl açılışı tam izleyemedim ama izlediğim kadarıyla İngiltere ciddi yatırım yapmış.İlerleyen günlerde tekrarı olur diye umuyorum..

**Olimpiyat 2016 da Brezilyada olacak ve 2020 için ise Türkiye yine,yeniden aday olacak.İnşallah 2020de ülkemizde olur da ölmz sağ kalırsam:) katılma fırsatı bulabilirim bu severek takip ettiğim organizasyona..

Şimdi burada neden ülkemizde olmuyor,bizim sporcularımız neden çok başarılı olamıyor diye uzun uzun yazılır ama ben açıkcası bunlara girmek istemiyorum.zevkle ve ilgiyle izliyorum.izlemek isteyenler içinde TRT3 SPOR kanalı sürekli olarak yayın yapmakta ki dün gece sahura kadar Filenin Sultanları dediğimiz Bayan Voleybol takımımızın maçını izledim.Son sette yenildik maalesef ama yinede iyiydik. İnşallah bundan sonraki maçlar daha iyi olur.
Bu arada Bayan Basketbol takımımız ilk maçında yendi buda sevindirdi ..
Bunların haricinde bu iki günde halter,masa tenisi,yelken,yüzme ve jimnastik dallarında yarışmalar izledim keyifle..
Önümde tadını çıkara çıkara izleyeceğim 14 gün daha var Çünkü Olimpiyatlar 12 Ağustos ta bitiyor.
Atletizm ve güreşi ise sabırsızlıkla beklemedeyim..

Not:Türkiyede olsun istiyorum ya da istiyoruz ama bunun fazlaca masraf olduğu da aşikar tabi.Yunanistan 2004te yapılan Atina Olimpiyatlarında yaptığı harcamaların sıkıntısını hala çekmekteymiş ve daha da çeker diye yazmışlar.

Not: Keşke her dalda sporcu gönderebilsek izlemesi de daha keyifli olur.
*Bu yıl ilk kez Jimnastikte Türkiye den bir sporcumuz vardı,çok hoştu ama keşke sakatlığı olmasaydı..

Neyse bu konu daha yaz yaz bitmez.Başka posta artık;)


28 Temmuz 2012 Cumartesi

Buzulları kurtarmak için sende imzanı ekle!



Greenpeace in yeni duyarlılık kampanyasına bilgisayar başından destek vermek en fazla bir dakikamızı alır.
Konu ile ilgili yeterince açık anlatmışlar sitelerinde.Bende direk oradan alıntı yapıyorum:




"Buzullar, Kuzey Buz Denizi'nde 800.000 yıldan fazladır varlar. Erimelerinin başlıca nedeni, bizim kirli fosil yakıt petrolü tüketmemiz. İnsanlık tarihinde ilk kez Kuzey Buz Denizi, yakın gelecekte tamamen buzulsuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu, sadece bölgede yaşayan insanlar, kutup ayıları, boynuzlu balinalar, deniz aygırları ve diğer canlılar için değil, hepimiz için yıkıcı sonuçlar doğurur. Dünyanın kutbundaki buzullar, güneş ışınlarının çoğunu uzaya geri yansıtıyor ve böylece gezegenimizin serin kalmasını; tarım yapabilmek için gerekli olan iklimsel şartların sabit kalmasını sağlıyor. Buzulları korumak demek, aynı zamanda kendimizi korumak demek."


                                            İMZA İÇİN;

                             http://savethearctic.org/tr/




foto greenpeace facebook sayfasından alıntıdır.

Casus-Osman Aysu

Okuduğum ilk Osman Aysu kitabı Casus.
Epey bir süredir okunmayı bekliyordu. Nihayet okumaya fırsat buldum ve birgünde -sahurdan sonra uyumayarak-bitirdim.
Osman Aysu Türk polisiye-gerilim yazarlarımızdan.İlk kez Ahmet Ümit hariç bir Türk polisiye okudum.Tabi ki ikisinin kıyaslaması yapılamaz.İkisinin tarzı çok farklı bana göre ki Ahmet Ümit benim favori yazarımdır zaten.
Kitap emekli,eski bir Mit ajanı olan 70 yaşındaki Samim Vardar'a,  Mit'in bir şüpheliyi teşhisi için danışması ile başlıyor.Eski ajan bundan sonra olaylardan uzak kalamıyor.Tıpkı eski günlerindeki gibi izlerin peşine düşüyor.
Okuması hızlı,kafa dağıtmak için iyi gelen cinsten bir kitaptı.
Yazarın Kanlı Tutku adlı kitabı da bende mevcut.Onu da okuduğum zaman Osman Aysu hakkında daha iyi bir fikir edinmiş olurum sanırım.


Arka kapak benden açıklayıcı sanırım:)


"...Onu tanıyamamak sinsi bir korku gibi yüreğini kapladı. Aradan otuz sene geçmişti; zamanın yaratacağı değişiklik inkâr edilemeyecek kadar önemliydi. Onu KGBnin sorgu odasındaki son hâliyle gözlerinin önünde canlandırdı. Beklediği kişi o tarihlerde gencecik bir görevliydi. İnce, zayıf ve sarışın. Ama tanıdığı en acımasız ve gaddar ajanlardan biriydi. Tam bir hafta kendisini sorgulayıp, işkence etmişti...
Emekli ve yaşlı bir ajan: Samim Vardar.
Teşkilat ondan bir şüpheliyi teşhis etmesini istiyor. Şüpheli, bir işkence tezgâhında ona hayatının en büyük kâbusunu yaşatan kişi olabilir.
Ve Samim Vardar, geçmişte yarım kalmış gibi görünen hesapların, bir gün tamamen kapanmak üzere insanın karşısına çıkabileceğinin gerçeğiyle yüzleşiyor."

26 Temmuz 2012 Perşembe

Gölge Hırsızı-Marc Levy

Can yayınlarından aldığım kitapların 2.sini bitirmiş bulunmaktayım..Çok üzerine düşmemekle beraber 3 günde bitirdim....
Hani bazı kitaplar vardır kafa dağıtmak için okunur,üzerinde
 uzun uzun düşünmeye gerek kalmaz....bu kitap benim için öyle oldu.Severek okunup hiç sıkılmadan bitirilecek türden..


Kitap  kahramanın çocukluğundan başlayıp      üniversite yıllarını içine alan dönemde geçiyor.Anne-babası ayrılmış olan kahramanımız   insanların gölgelerini çalıp onlarla konuşabildiğini farkediyor.
Fakat bu  özelliğini iyi yönde kullanıyor hep.
Açıkcası bu gölge olayı kitapta çokta baskın değil  bana göre o yüzden bazı yerlerde okuduğum fantastik yorumunu pek yapamayacağım ama  insanın kendisinden birşeyler bulduğu bir kitap olduğu kesin..
Çocukluk aşkı,dostluk ve aile  konularına da değiniyor çokça..
Sonu biraz daha ayrıntılı bitse hoş olmaz mıydı hani dedim ama  genel olarak pek sevdim.



Bazı satırlar var ki altını çizmeden edemedim:




"Ergenlikte anne babasını terk edeceği günün hayalini kurar  insan,gün gelir onlar sizi terk ediverir.İşte o zaman  , bir an içinde olsa yine onların çatısı altında yaşayan çocuk  olabilmenin hayalini kurarsınız;onlara sarılmaktan,hiç çekinmeden onları sevdiğinizi söylemekten,ve sizi bir  kez daha teskin etsinler diye onları kucaklamaktan başka bir şey hayal edemez olursunuz." syf:197

"insan ebeveynini hiç kaybetmez,öldükten sonra bile içinizde yaşar onlar.sizi dünyaya getirenler,hayatta kalmanız için size bu sevgiyi verenler,yok olamazlar"  syf:197

"anne babalar beli bir yaşa,hafızanızdaki görüntülerinin donduğu yaşa kadar ihtiyarlıyor" syf:99

"zaman sadece geçermiş gibi yapıyor.En basit anlar,içimize hiç silinmemecesine demir atmış duruyorlar."syf:120





23 Temmuz 2012 Pazartesi

Vikitap'ta Ben

Birçok kitapseverin zaten bildiği ve kullandığı bir site Vikitap.
Bende bir süredir Vikitapa üyeyim..
Bilmeyenler için ise özetle sanal kütüphane.
Kütüphanende olan kitapları seçip,hangilerini,hangi tarihlerde okuduğunu,kaç günde bitirdiğini vs. kaydedebiliyorsun.Kitapları yorumlayıp puanlama yapabiliyorsun.Ayrıca şu anda okuduğun kitabın kaçıncı sayfasında olduğunu,yüzde kaçını okumuş olduğunu güncelleyebiliyorsun ki ben en çok  bu özelliği seviyorum.
Bu açılardan birçok bilgiyi kaydetmiş olduğun kendine özgü sanal bir kütüphanen oluyor..
Ben memnunum,hala kullanmayanlar varsa da bir göz atın derim.
Bikaç arkadaşın bloglarından profillerine ulaştım,eğer Vikitapta olan varsa bende tam şuradayım:
http://www.vikitap.com/profil/maviumut-45972






Logo Vikitabın kendi sitesinden alıntıdır.

Hamarat ben!

                      Geçen gün annemle bütün gün evde reçel yapmakla geçirdik.
                      Bende bu hamarat günümden birkaç kare paylaşayım istedim..


Tatilde Çanakkaleden aldığımız vişnelerden  yaptık reçelimizi...


evde kayısı vardı epey,hadi kayısı reçelimizde olsun dedik:)

ve en son olarakta yengemin isteği üzerine çilekten de yaptık..
e tabi ki daha çok annem yapmakta bende yardımcı konumundayım ama bu bile yetti bana..


reçel yapması iyi güzel...ama..
çok bulaşık çıkıyor ve etrafta mutlaka biryerler yapış yapış oluyor...haliyle buda temizliği üstlenen bana biraz sinir bozucu geliyor:)

neyse ..
herşeye rağmen sonuç harika!
tatlar müthiş:)


birde çanakkaleden aldığımız domatesleri doğrayıp buzluğa attım o gün ve de kırmızı biberle-patlıcan közleyip dolaba kaldırdım.

çok hamarattım çok!!!

22 Temmuz 2012 Pazar

Alex-Pierre Lemaıtre

D&R daki kampanyadan aldığım kitaplardan burada bahsetmiştim.Alex bu kitaplardan ilk okuduğum..
Polisiye-gerilim tarzda yazılmış bir kitap.
Kurgu güzel,kitabın ortasında bitti,herşey ortaya çıktı derken, devamında farklı bir boyut kazanıyor hikaye..
Ben beğendim..Sonunu az-çok tahmin etsem de okurken hiç sıkılmadım..


Alex adında bir kadının kaçırılıp bir kafeste esir alınmasıyla başlıyor kitap.Ne kaçıranın kimliği belli ne de kurbanın..
Başkomiser Camille istemeye de olsa bu kaçırılma olayını çözmesi için görevlendiriliyor..
Olayı çözmeye çalışan başkomiserin karşısına daha da ilginç olaylar çıkıyor..
Kitap tam bitti derken farklı olaylarla devam ediyor..


Benden bu kadar şimdilik.Hikayeyi anlatmak istemediğimden biraz yüzeysel bir tanıtım oldu ama okuyanlar neden böyle yazdığımı anlayacaktır:)
Bu kitabı birçok blogger arkadaşımın blogunda görmüştüm.. D&Rın indiriminden epey bir kişi faydalandı bu ara..sıra onların yorumlarında...
Ben şimdi yine Can yayınlarından Gölge Hırsızına başlayacağım.

20 Temmuz 2012 Cuma

Hayırlı Ramazanlar

Bir Ramazana daha eriştik şükürler olsun..
Allah bu sıcak yaz günlerinde oruç tutan,tutmak isteyen tüm herkese kolaylığını verir inşallah.

Yardımlaşma duygusunun pekiştiği,israftan kaçındığımız bir Ramazan olur umarım..Tabi ki bu duyguların sadece bu aya özgü kalmaması ise en büyük temennim..
Ayrıca inşallah Ramazan ayındaki o mübarek Kadir gecesini yakalayabilir ve güzelliğine erişebiliriz..

Herkese hayırlı Ramazanlar
tutulan oruçlar,yapılan ibadetler,edilen dualar kabul olur inşallah..

Bu arada bilmem söylemem gerek var mı ama ben hurmayı pek severim:)


Not:Sevgili Laf Salatası oruç ile ilgili güzel bir yazı yazmış.bakın derim.tık  tık

19 Temmuz 2012 Perşembe

Yabancı-Diana Gabaldon

İki yıldır beklemede olan bu kitabım nişanlımın sevgililer günü hediyelerinden biriydi..
Paketi açıp bu kitabı görünce çok şaşırmış ve
birazcık bozulmuştum:)
Çünkü hem bilmediğim bir kitaptı,hem benim almak istediğim başka kitaplar varken o da bunları biliyorken niye bunu almıştı?  birde üstüne 838 sayfa olmasın mı..
Ne okumayı planlıyorum ne de ilgimi çekiyordu..
Kenarda duruyordu öylece kitabım.Her D&R a gittiğimizde kitaba bakar niye bunu aldığını konuşurduk:) 
Hala daha tam cevabı yoktur bu arada:) En yakın arkadaşımla gidip buna karar verdiklerini söylüyorlar ama açıklaması yok:)


Neyse Bu yıl ki Tüyapta Epsilon'un standında birde baktım benim rengi güzel,kalın kitabım:)
Önünde de bikaç kişi ilgileniyor.Neyse bende durdum,dinliyim bari dedim. Meğer bizim bu kitap meşhur bir seriymiş:) 
İnternettten edindiğim bilgilere göre 7 kitaplık bir seri.ve hepsi 800 küsur sayfa..
Kitaba dönersek..
Öncelikle ben çok beğendim.beni bu kitaba bulaştıran nişanlımada bu serinin devamını alma görevini verdim:)
Kitapta 1943 yılında eşi ile balayında iken  eski bir yapıttaki taşlara dokunup 200yıl öncesinin İskoçyasında kendini bulan Claire Randall 'ın değişik serüveni anlatılıyor...Tabi ki güzel bir aşkın etrafında dönüyor konu..Kitaptaki Jamie karakterine ise bayıldım..
Kitabı severek ve hiç sıkılmadan okudum.Hatta tatilde güneşlenirken başladım.Herkes tatilde böyle kitap okunur mu dese de ben seve seve okudum  kumsalda. O kadar ki yanımda güneşlenenlerin farkına bile varmadığım,ne ara geldiklerini çözemediğim anlar oldu:)
Ve kitap öyle bir yerde bitti ki..Aşırı meraklardayım.
Okuyanınız varsa da  eğer mutlaka yorum bekliyorum;)



15 Temmuz 2012 Pazar

100. Post:)

Bir kitap yazısı yazacakken bir baktım ki 100. postu yazıyorum..
Ay ayol buna da post mu yapılır denilebilir ama ne biliyim gece gece yazasım geldi bu durumu..
Blogu açarken 100 post yapmak ne kadar uzak geliyordu...şimdi ise yazmaktayım..
Yaklaşık 8 aydır blog yazıyorum,yani kendimce karalıyorum demek daha doğru olur.
Bu zamanda çok değerli insanlar tanıdım,güzel paylaşımlarını okudum,bilmediklerimi öğrendim..
Bende birşeyler becerebiliyorsam ne mutlu bana..

İleride açıp bakabileceğim bir sayfamın olması fikri ise ayrı bir güzel..
Bol paylaşımlı günlerimiz olsun inşallah..

resim alıntıdır.

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Biricitle Buluştuk,Kitaplaştık:)





Sevgili Damla'nın blogunda 3.sü düzenlenen kitaplaşma etkinliğinde sevgili Biricit ile eşleştiğimizi görünce çok sevindim.Blogunu keyifle takip ettiğim bir blogger Biricit. Yazıları içten,samimi..
İkimizinde aynı şehirde olması sebebiyle hediyeleri kargoyla göndermekten vazgeçtik ve bunu buluşarak yapmaya karar verdik. Benim işyerinde nöbetçi olduğum için vaktim kısıtlıydı,bu yüzden yaklaşık 1 saat kadar görüştük ama iyi oldu.
Kendisi samimi,sevimli biri.Tıpkı yazılarındaki gibi içten..Çok keyif aldığım bir sohbetti.buluşmayı tekrarlamak üzere vedalaştık zaten.
Bu tip etkinlikleri yeni arkadaşlar edinmek adına çok hoş buluyorum ve Biricite bu güzel hediyeleri için çok teşekkür ediyorum:)

Daha önce hiç okumadığım 2 yazarın kitabı artık benim.Kitaplığımda okunmak için yerlerini aldılar...
Ayrıca diğer hediyelerim içinde çok teşekkürler Biricitcim.hepsi çok güzel;)
ve benim Biricite gönderdiğim kitaplar içinse tık tık

D&R Ganimetlerim!

Bloglarda gördüğüm D&R da Can yayınları kitaplarının 5 tl olması furyasına bende katıldım..
Kendimi kaybettim resmen.. Şu aralar hiç kitap almamam gerekirken bir sürü kitap almış oldum yine. 
Üzgün müyüm? 
Tabi ki hayır!
Bu arada Can yayınlarını da çok aşırı sevmem,nedenini bilmiyorum ama çok ilgi çekici gelmez bana.Buna rağmen konusu ilgimi çeken kitapları kattım kitaplığıma fiyatına bakarak:)
Aslında birde Brida vardı Paulo Coelho'nun.Onuda bir arkadaşıma hediye ettim.
Aldığım Kitapların hangisinden başlasam bilemedim.Açıkcası pek fikrimde yok bu kitaplarla ilgili...


İşte Ganimetler...Bu arada müzik Cdlerinin bazılarıda 5,5 tl idi.2tane de cd aldım.
Olivium ve Kale Center D&R mağazalarından alındılar.Bazı D&Rlarda yokmuş öyle okumuştum bazı bloglarda...Ben iki AVM de de buldum.

Ev Erkeği-Ad  Hudler
Paulo Coelho-Hac
Heykeltıraş-Minette Walters
Alex-Pierre Lemaıtre
Sistem-Karl Olsberg
Onlar-dam-Blake
Neşer Müziği-Davıd Carnoy

ve müzik cdlerimde MFÖ ve Livaneli:)









3 Temmuz 2012 Salı

Hayattaki en iyi şeyler bedavadır!


Aslında mutlu olmak ne kadar kolay şeylerden geçmekte..
Hergün rutin olarak yaptığımız şeylerin hem bedava hemde bizi en mutlu etmesi gereken şeyler olduğunun farkında değiliz..

Bazen görmesini bilmediğimiz onca şey olup biterken biz sadece kötü şeylere kafa yoruyoruz..
önemli olan doğru açıdan bakmasını bilmek..


sevgiler;)



resimler alıntı.

1 Temmuz 2012 Pazar

Küçük Mucizeler Dükkanı-Debbie Macomber







Bir çok blogta,kitapçılarda,çok satanlar listelerinde görmeme rağmen okumayı planlamıyordum açıkçası..
Ama nasıl oldu bilinmez uzun bir kitapçı gezmemden çıkışımda elimde bu kitabı buluverdim...


Hani böyle hayata pozitif yönden bakmayı amaç edinmiş kitaplar vardır ya Küçük Mucizeler Dükkanı'da öyle.
Seri bir şekilde okunana,yalın bir dili olan,edebi  yönü çok ağır basmasa da hayatın içinden olmasıyla kendini okutturan bir kitap..


Kitapta birbiriyle çok alakasız olan 4 kadının bir örgü kursunda yollarının kesişmesi ve bundan sonra hayatlarında olan olayları konu alıyor..
Olayları tahmin etmek çok zor olmasa da  yinede merak uyandırmayı başarmış yazar...
Aslında bu bir seri kitabıymış.Bundan sonra Bir Yumak Mutluluk kitabı gelmekte.İnşallah bir ara oda okunacaklar listemde..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...